Özet: İki kişi, karşılıklı olarak bir miktar para veya eşdeğerli edimleri birbirine borçlu oldukları takdirde ve her iki borcunda vadesi gelmişse her biri alacağını borcuyla takas edebilir. Alacaklardan biri çekişmeli olsa bile takas ileri sürülebilir. Zamanaşımına uğramış bir alacağın takası, ancak takas edilebileceği anda henüz zamanaşımına uğramamış olması koşuluyla ileri sürülebilir.
1-Yasal tanımı:
Takas, aynı cinsten olan karşılıklı ve vadesi gelmiş iki alacağı, küçüğü büyüğünden çıkarılmak suretiyle daha azı oranında sona erdiren hukuki bir işlemdir. Takas ödemede kolaylık sağladığı gibi, alacaklının kendi alacağına kavuşmasını garanti eder. Ancak takas işlemi kendiliğinden gerçekleşmez. Taraflardan birinin, karşılıklı alacakları ortadan kaldırmak iradesini diğer tarafa bildirmesi gereklidir. Kısaca takas, birbirine karşı aynı cinsten edimleri borçlanan tarafları, bu karşılıklı borçları fiilen ödemek külfetinden kurtaran bir yoldur. (1)
Takas hakkı yenilik doğuran bir haktır. Kullanılması karşı tarafın muvafakatine ve takas anlaşmasına bağlı değildir. Takas borcun ifa edilmesine eş bir sonuç doğurmasına rağmen ifa sayılmaz. Aksine takas, ifa sorununun ortadan kaldıran bir hukuki bir çaredir.
Bu nedenle takas, asıl edimin yerini tutan bir şeyle ifa olarakta niteleyemeyiz. Asıl edimin yerini tutan bir şeyle ifada adı üstünde bir ifa söz konusudur. (2)
Takas, bir ifa şekli olmasa bile ifa ile aynı sonucu doğurmakta ve alacaklıyı tatmin ederek mevcut borcu sona erdirmektedir. Borçlu takas beyanında bulununca alacaklı da kendi karşılıklı borcundan kurtulmaktadır. Bu nedenle takas asıl edimin yerini tutan bir şey ifa olmasa da ifanın yerini tutan hukuki bir işlem sayılmaktadır.
2-Takasla mahsup farkı:
Takasla mahsup arasında fark vardır. Mahsup, bir alacağı doğuran olayla ilgili olarak alacaklının elde ettiği bazı kazançları, ya da borçlunun katlandığı bazı külfetlerin bu alacaktan indirilmesini ifade eder. Örneğin zilyet malı sahibine iade ederken o mal için bazı masraflar yapmışsa, o malın semerelerinden elde ettiği gelirden yaptığı masrafları düşebilir. Yine haksız fiilden zarar gören kimse, bu haksız fiile rağmen bir kazanç elde etmişse, elde edilen bu kazanç, uğranılan zarardan mahsup edilir. Bu örneklerde görüldüğü gibi tarafların birbirinden karşılıklı alacakları yoktur.
3-Takasın şartları:
Borçlar kanunu Md. 139 göre takas üç şartın gerçekleşmesi halinde mümkün olmaktadır.
a-Alacakların karşılıklı olması:
Tarafların birbirine karşı hem borçlu ve hem de alacaklı olmasıdır. Yani takas beyanında bulunan kimsenin, karşı taraftan hem alacaklı hem de borçlu olmasıdır. Taraflardan birinin üçüncü bir şahıstan olan alacağı takas konusu yapılamaz. Borçlar Kanunu Md. 140 Asıl borçlunun takası ileri sürme hakkı bulundukça, kefili de alacaklıya ifada bulunmaktan kaçınabilir şeklinde düzenlenmiştir. Bu hüküm asıl borçlunun alacaklıya karşı sahip olduğu karşılıklı alacağın kefil tarafından takas edilmesine olanak vermemektedir. Aynı şekilde üçüncü kişi yararına borçlanan kişi, bu borcu ile sözleşmenin diğer tarafından olan alacağını da takas edemez. Borçlunun iflası hâlinde ise alacaklılar, vadesi gelmemiş alacaklarını bile, müflise olan borçları ile takas edebilirler.(3)
Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 07.05.2013 tarihli kararı:
Asıl dava kiracı tarafından kiralanana yapılan faydalı masraflar bedeli, karşı dava ise ortak gider alacağının tahliye tarihinden itibaren avans faizi ile tahsili ve icra takibi ile kesinleşen muaccel kira bedelleri istemine ilişkindir. Muaccel olan karşılıklı borçlar takas edilebilir ve az olan borç sona erer. Alacağının fazla olduğunu bildiren davalının, karşılık dava açması gerekir. Karşılık dava, asıl dava ile birlikte incelenirse de asıl davaya oranla müstakil ayrı bir dava olup, her iki davanın da ayrı karara bağlanması gerekir. (4)
Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 21.10.2013 tarihli kararı:
İcra mahkemesinde takas ve mahsup iddiası, takasa konu alacağın İİK Md. 68 deki belgelere dayalı bulunması, bu alacakla ilgili olarak icra takibinin yapılmış ve takibin kesinleşmiş olması ya da alacağın ilama bağlanması hallerinde nazara alınabileceği, bu istemin, takibin her safhasında ileri sürülebileceği belirtilmiştir.(5)
b-Alacakların aynı mahiyette ve nitelikte olması:
Tarafların karşılıklı borçları aynı mahiyette ve nitelikte olmadıkça biri diğerine takas teklifinde bulunamaz. Takas daha çok karşılıklı para borçlarında görülür. Ancak aynı cinsten başka şeyler de takas edilebilir. Örneğin taraflardan biri bir çuval un, diğeri de üç çuval un borçlanmışsa bunlar arasında da takas mümkün olabilir. Karşılıklı borçlar arasında cins farkı varsa bu takdirde takas mümkün değildir. Bu nedenle karşılıklı olan yapma veya yapmama borcu birbirine benzemekle beraber takas konusu yapılamaz. Takas yalnız verme borçlarında mümkün olmaktadır.
c-Karşılıklı alacakların takas konusu edilebilmesi için karşılıklı borçların vadesinin gelmiş olması gerekir. Karşılıklı alacaklardan birinin vadesi gelmiş olduğu halde, diğer tarafın alacağının henüz vadesi gelmemişse, alacağının vadesi daha sonra gelecek olan tarafın takas beyanında bulunma hakkı yoktur. Alacağının vadesi gelmiş olan tarafın borcunun vadesi daha sonra gelecekse buna rağmen takas beyanında bulunabilir.
d-Taraflar arasındaki alacaklardan her birinin geçerli olması ve dava hakkı ile teyit edilmesi gerekir. Karşılıklı alacaklardan birisi geçerli değilse veya bunlardan birine karşı bir itiraz yapılmışsa böyle bir alacağın sahibi tarafından yapılan takas hükümsüz sayılır. Taraflardan birinin alacağı kanuna ve ahlaka aykırı ise veya hata, hile, gabin gibi bir sebeple hukuken sakatsa geçerli alacak olarak kabul edilip takas konusu edilemez.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 24.02.2014 tarihli kararı:
Sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak istemine ilişkin davalarda Borçlar kanunu gereğince; iki kişi karşılıklı olarak bir miktar para veya özdeş diğer edimleri birbirine borçlu oldukları takdirde, her iki borç muaccel ise her iki tarafın her biri alacağını borcuyla takas edebilir. Bunun sonunda her iki borç, takas edilebilecekleri anda daha az olan borç tutarınca sona erer. Takas borcu sona erdiren işlemlerden olup, takas sonunda karşılıklı borçlar daha azı oranında sona erer. Takasın söz konusu olması için tarafların birbirlerine karşı aynı zamanda hem alacaklı hem de borçlu olmaları gerekir. Henüz doğmamış alacaklar takasa konu edilemez. Takas beyanında bulunabilmek için takas edenle karşı tarafın birbirlerine karşı sahip oldukları alacak ve borçların eşdeğer olması gerekir. (6)
Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 24.09.2014 tarihli kararı:
Nafaka ve işçi ücreti gibi, borçlunun ve ailesinin bakımı için zorunlu olan, özel niteliği gereği, doğrudan alacaklıya verilmesi gereken alacakların, takas hakkının doğmasından sonra alacaklının rızası ile takas mahsuba konu edilebilir.(7)
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 01.03.2017 tarihli kararı:
Kira ve aidat alacağı istemine ilişkin davada davalı sözleşme gereğince davacıya depozito olarak çek vermiş olup, mahkemeye verdiği cevap dilekçesi ile takas ve mahsup talebinde bulunmuştur. Davada davacının kira ve aidat alacağı miktarı nazara alınarak bu miktar üzerinden davalı tarafından ödenen depozito miktarı mahsup edilerek karar verilmesi gerekir. (8)
Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 03.10.2017 tarihli kararı:
İşçilik alacağı istemine ilişkin davada mahkemece yapılacak iş birleşen davada takip konusu alacakları asıl davadaki işçilik alacakları ile mahsuplaştırılmaksızın hüküm altına alınması, asıl davada ise davalı tarafından mahsubu talep edilen alacağın tespit edilen işçilik alacaklarından mahsubunun yapılmasından ibarettir. Ayrıca, bilirkişi raporunda alacağın faiz ile birlikte hesaplanmış ise de asıl davada davacının alacak yönünden temerrüde düşürülmediği anlaşıldığından, asıl alacağın takas-mahsup defi değerlendirilmelidir. Davaların birleştirilmesi halinde her dava bağımsızlığını koruduğundan asıl dava ile birleştirilen davadaki taleplerle ilgili olmak üzere ayrı hüküm oluşturulması ve yargılama gideri ve vekâlet ücretinin de her dava için ayrı hesap edilmesi gerekir. (9)
4-Takasın sonuçları:
Karşılıklı alacakların takas yoluyla ortadan kalkması, takas hakkının doğması ile değil, kullanılmasıyla gerçekleşir. Borçlar kanununda takas, ancak borçlunun takas iradesini alacaklıya bildirmesiyle gerçekleşir. Bu durumda her iki borç, takas edilebilecekleri anda daha az olan borç tutarınca sona erer şeklinde yasal düzenleme yapılmıştır. Takas hakkının kullanılması, tek taraflı, muhataba yöneltilmesi gereken bir beyanla olur. Takas hakkını kullanmak için ayrıca bir dava açmaya gerek yoktur.
Takas beyanı açıklanınca her iki alacak, bunlardan daha az olanı oranında olmak üzere ortadan kalkar. Karşılıklı alacaklar, takas hakkının doğduğu tarihten itibaren sona erer.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 11.09.2014 tarihli kararı:
Dava ödenmeyen aidat bedelleri ile kiralananda kullanılan elektrik bedelleri toplamı alacağın gecikme bedeli ile birlikte tahsili istemine ilişkindir. Kiralayan tarafından aidat ve elektrik bedellerinin tahsili için açılan dava üzerine davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde davacıya ödenen depozitonun takas-mahsubunu talep etmiştir. Davacı vekili tarafından verilen cevaba cevap dilekçesi ile aidat bedelleri ile elektrik bedelleri ve işlemiş faiz alacağının hesaplanarak alacak toplamından depozito bedelinin mahsup edilebileceği belirtilmiştir. Davacı duruşmada depozitonun takası talebini kabul ettiklerini beyan etmiştir. Davalı tarafından depozitonun takas mahsubu talebi ileri sürüldüğüne ve davacı tarafından da bu talep kabul edildiğine göre mahkemece bilirkişi raporu ile belirlenen alacak miktarından davalı tarafından ödenen depozito miktarı mahsup edilerek karar verilmesi gerekir. (10)
5-Takası mümkün olmayan alacaklar:
Aşağıdaki alacaklar takas haklarının doğumundan sonra, ancak alacaklıların rızasıyla takas edilebilir:
* Emaneten bırakılmış eşyanın geri verilmesine veya bedeline ilişkin alacaklar.
* Haksız olarak alınmış veya aldatma sonucunda alıkonulmuş eşyanın geri verilmesine
veya bedeline ilişkin alacaklar.
* Nafaka ve işçi ücreti gibi, borçlunun ve ailesinin bakımı için zorunlu olup, özel
niteliği gereği, doğrudan alacaklıya verilmesi gereken alacaklar.
Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 23.05.2013 tarihli kararı:
Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir. Davalı ile diğer davalı firma arasında tekel dışı posta maddelerinin kabulü, sevki ve dağıtımına dair sözleşme imzalandığı ve davacının da alt işveren olan davalının işçisi olarak çalıştığı sırada yürütülen bir soruşturma kapsamında gözaltına alınmış ve tutuklanmıştır. Bunun üzerine: Davalı tarafından davacının iş sözleşmesi feshedilmiş ve SGK'na gönderilen işten ayrılma bildirgesinde davacının istifası ile iş sözleşmesinin sona erdiği bildirilmiştir. Davacı işçiye yapılan bildirim tarihine göre süresinde açıldığı anlaşılan işe iade davasının yapılan yargılaması neticesinde davacının davalı şirket nezdinde işe iadesine ve mali sonuçlardan her iki davalının müşterek ve müteselsilen sorumlu tutulmasına karar verilmiştir.
Davacının söz konusu davranışları fesih için geçerli neden teşkil etmekte ise de davacının gerçek işvereni olan davalı şirketin feshin geçersizliğine ilişkin mahkeme kararını temyiz etmemesi karşısında bu husus inceleme dışı kalmıştır. Ne var ki, asıl işverenin müteselsil sorumluluğu, İş Kanunundan, bireysel veya toplu iş sözleşmesinden doğan haklar bakımındandır. Somut olayda alt işverenin mahkeme kararını temyiz etmemesinden doğan bir hak söz konusu olup, bu durumda kararı temyiz eden asıl işverenin sorumluluğundan söz edilemez. Aksine sözleşme olmadıkça müteselsil borçlulardan biri kendi fiili ile diğer borçluların vaziyetlerini ağırlaştıramaz. Bu durumda mahkemece feshin geçersizliğine ilişkin verilen kararın mali sonuçlarından davalı asıl işveren sorumlu tutulamaz. (11)
6-Takas anlaşması:
Borçlar Kanununda takas tek taraflı hukuki bir işlem olarak düzenlenmiştir. Bu nedenle karşılıklı alacakların, karşılıklı bir anlaşmayla yani taraflar arasında yapılan yazılı bir sözleşmeyle takas edilmesine engel olan bir düzenleme yoktur. Böyle bir sözleşme hukuki bir ibra anlaşması olarakta kabul edilmektedir. Takas sözleşmesi için yazılı şekil şartı aranmaz. Bundan dolayı vadesi gelmiş ve aynı neviden olmayan alacaklar da takas anlaşmasına konu yapılabilir.
7-Takastan feragat:
Borçlu, takas hakkından her zaman feragat edebilir. Borçlunun takas hakkından feragatinden sonra taraflar birbirlerine olan borçlarını karşılıklı olarak ifa etmek zorundadırlar.
8-Trampa ve takas:
Trampa, bir malın başka bir malla değiştirilmesi işlemidir. Bu nedenle trampa takasa benzemekte ise de takastan farklıdır. Takas tek taraflı hukuki bir işlemdir. Trampa ise iki taraflı hukuki bir işlemdir. Takasta daha çok para borcunda karşılıklı alacakların, karşılıklı bir anlaşmayla sona erdirilmesi amaçlanmaktadır. Trampada ise tarafların elindeki mallar değiştirilmektedir. Trampa sırasında eğer değiştirilen malların değerleri birbirinden farklıysa, aradaki fark parayla ödenir. Bu değer ipotek ile daha sonraki süreçte de ödenebilir. Mal değişimi ilk çağlarda insanlar henüz alım satımda parayı kullanmaya başlamadan önce geçerli bir alış veriş usulüydü. Taşınabilir malların trampası –değişimi-tarafların karşılıklı anlaşması ve malın zilyetliğinin diğer tarafa geçirilmesiyle gerçekleşir.
Trampada yani mal değişim sözleşmesinde taraflar değişim yapılan malın üçüncü şahıs tarafından zaptından ve maldaki ayıplardan sorumludur. Burada satış sözleşmesine ilişkin hükümler aynen uygulanmaktadır.
Taşınmaz malların trampası tapu sicil müdürlüğünde yapılmalıdır. Aksi takdirde yapılan trampa geçersiz sayılır. Trampa ile taraflardan birinin aldığı şey başkası tarafından zapt olunursa veya devredilen şey ayıplı ise o malı devralan durumu derhal karşı tarafa bildirerek trampa sözleşmesinden dönebilir. Aksi halde devralan, devredilen şeyi ayıplı olarak kabul etmiş sayılır.
Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 04.03.2013 tarihli kararı:
Ehliyetsizlik ve muris muvazaası nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davada: Miras bırakan bakımından, miras bırakanın sağlığı ile ilgili tüm belge, rapor, hasta müşahede evraklarının temin edilip Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerekir. Muris ehliyetli ise muris muvazaası yönünden inceleme yapılması gerekir. Muris ehliyetsiz ise davanın kabul edilmesi; davalı bakımından ise akdin yapıldığı tarih itibarıyla yine Adli Tıp Kurumundan rapor alınması, hukuki ehliyete haiz olmadığının anlaşılması halinde davalıya yapılan temlikler bakımından iptal kararı verilmesi gerekir. Muris ehliyetli ise toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilip karar verilmesi gerekir. (12)
Davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç-yükümlülük- altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Kısaca temyiz kudretini haiz olmayan kimselerin yaptıkları tasarruflar geçersizdir.
9-Sonuç:
Karşılıklı olarak bir miktar para veya eşdeğerli edimleri birbirine borçlu olanların her iki borcunda vadesi gelmiş olması halinde taraflardan her biri alacağını karşı tarafa olan borcuyla takas edebilir. Takas birbirine borçlu olan tarafları borçtan kurtaran ve yenilik doğuran bir hukuki işlemdir.
Takas mahsuptan ve mal değişim sözleşmesi olan trampadan da farklıdır. Takas genellikle para borçlarında uygulanan bir usul olduğu halde trampa daha ziyade mal değişimini kapsayan bir işlem olarak yapılmaktadır.
LEBİB YALKIN 2019 ŞUBAT SAYISINDA YAYINLANDI.
Kaynakça:
(1) Prof. Feyzioğlu Borçlar Hukuku
(2) Prof. Feyzioğlu Borçlar Hukuku
(3) Prof. Feyzioğlu Borçlar Hukuku
(4) Y.6.H.D.2013-2907 E. 2013-8028 K.
(5) Y.8.H.D. 2013-5506 E. 2013-14915 K.
(6) Y.3.H.D. 2011-17632 E. 2014-2693 K.
(7) Y.8.H.D. 2013-24206 E. 2014-16893 K.
(8) Y.3.H.D. 2017-1379 E. 2017-2220 K.
(9) Y.9.H.D. 2015-28784 E. 2017-14786 K.
(10)Y.6.H.D. 2013-16511 E. 2014-9698 K.
(11)Y.22.H.D. 2013-10046 E. 2013-12006 K.
(12) Y.1.H.D. 2012-14491 E. 2013-3120 K.
AVUKAT EROL TÜRK
Çalışma saatlerimiz:
Haftaiçi: 09:00 - 17:00
Sıraselviler Cad.No:32 Kat:5 Daire:7 34400
Beyoğlu /İstanbul
+90(212) 251 30 26
+90(532) 246 06 53