Satıcı Sattığı Malın Ayıplarından Sorumludur

Satıcı Sattığı Malın Ayıplarından Sorumludur

Özet: Satıcı, satışa sunduğu malların etiketlerinde veya ambalajında açıklanan niteliklerin sattığı ürünlerde bulunmamasından sorumlu olduğu gibi, kullanım amacı yönünden değerini ve alıcının aldığı üründen beklediği faydayı sağlamayan veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların tamamından sorumludur.

1-Yasal düzenleme:

Ayıplı mal denilince, etiketinde, ambalajında, reklamlarında yer alan ifadelere uygun olmayan, kullanıma elverişli bulunmayan veya teknik düzenlemesinde hata ve eksikler olan, tüketicinin o maldan beklediği faydayı sağlaması mümkün olmayan, her türlü maddi, ekonomik ve hukuki eksiklikleri içeren ürünleri anlamamız gerekir.

Satıcının, sattığı malın ayıplı olmasından sorumlu tutulmasına Borçlar yasasında, Türk Ticaret yasasında ve Tüketici Hakları yasasında yer verilmiştir. Satın alınan şey taşınır bir mal olacağı gibi bir taşınmaz mal, fikir ve sanat eseri veya elektronik ortamda kullanılan yazılım, ses, görüntü gibi maddi olmayan şeyler olabilir. Tüketici Hakları yasasının amacı kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı, bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir.

Borçlar yasasına göre satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılan malda bulunmamasından sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur.

2-Tüketici hukukuna göre ayıplı mal:

Tüketici Hakları yasasına göre ayıplı mal, tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan maldır.

Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda, reklam ve ilanlarda yer alan özelliklerden bir veya birden fazlasını taşımayan. Satıcı tarafından bildirilen veya teknik düzenlemesinde tespit edilen niteliğe aykırı olan, eşdeğeri olan malların kullanım amacını karşılamayan, tüketicinin makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar ayıplı olarak kabul edilir.

3-Ticari satışlar ve mal değişimi:

Tacirler arasında yapılan ticari satışlarda da Borçlar Yasasında düzenlenmiş olan satış sözleşmesi ve mal değişim sözleşmesine ilişkin hükümler uygulanır. Ticari satımlarda, satılan malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli değilse, alıcı teslimden itibaren sekiz gün, diğer hallerde ise iki gün içinde satılan malın gözden geçirilmesini sağlamakla yükümlüdür.

Ticaret yasası Md.23’e göre: “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya bildirmekle yükümlüdür.

Sözleşmenin niteliğine, tarafların amacına ve malın cinsine göre, satış sözleşmesinin bir kısmının yerine getirilmesi mümkünse veya bu şartların bulunmamasına rağmen alıcı, çekince ileri sürmeksizin kısmi teslimi kabul etmişse, sözleşmenin bir kısmının yerine getirilmemesi durumunda alıcı haklarını sadece teslim edilmemiş olan kısım hakkında kullanabilir. Ancak, o kısmın teslim edilmemesi dolayısıyla sözleşmeden beklenen yararın elde edilmesi veya izlenen amaca ulaşılması imkânı ortadan kalkıyor veya zayıflıyorsa ya da durumdan ve şartlardan, sözleşmenin kalan kısmının tam veya gereği gibi yerine getirilemeyeceği anlaşılıyorsa alıcı bu takdirde sözleşmeyi feshedebilir.

Alıcı temerrüde düştüğü takdirde satıcı, mahkemeye başvurarak malın satışına izin verilmesini isteyebilir. Mahkeme, satışın açık artırma yoluyla veya bu işle yetkilendirilen bir kişi aracılığıyla yapılmasına karar verir. Satıcı isterse satış için yetkilendirilen kişi, satışa çıkarılacak malın niteliklerini bir uzmana tespit ettirir. Satış giderleri satış bedelinden çıkarıldıktan sonra artan para, satıcının takas hakkı saklı kalmak şartıyla, satıcı tarafından alıcı adına bir bankaya ve banka bulunmadığı takdirde notere teslim edilir ve durum derhal alıcıya ihbar edilir.

4-Perakende satışlar:

Marketlerden veya büyük mağazalardan yapılan alış verişlerde malın ayıplı olduğu malın teslimi sırasında açıkça belli ise alıcı ayıplı malın yenisiyle değiştirilmesin ister. Malın ayıplı olduğu ambalajı açıldıktan sonra belli olursa bu durumda alıcı, iki gün içinde durumu malı satın aldığı satıcı firmaya ihbar etmelidir. Maldaki ayıp açık değilse ve ancak kullanılmaya başladıktan sonra ortaya çıkarsa bu durumda alıcı sekiz gün içinde satın aldığı malın ayıplı olduğunu, satın aldığı firmaya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Borçlar yasasının ilgili hükümleri uygulanır.

Satıcının ayıptan sorumlu tutulabilmesi için bazı şartların aynı anda gerçekleşmesi gerekir. Bu şartları şu şekilde sıralayabiliriz.

*Öncelikle satın alınan mal ayıplı olmalıdır. Satıcının ayıptan sorumluluğunu iddia edebilmek için temel şart, alıcının satın aldığı malın ayıplı olmasıdır. Satıcı sattığı malın özellikleri konusunda yeterli açıklamada bulunmasına rağmen alıcı, satın aldığı malın ihtiyacını karşılamaya yeterli olmayacağını, aradığı bazı özelliklerin satın aldığı malda bulunmadığını anladığını beyan etmesi halinde mal ayıplı kabul edilir. Maddi ayıp, bir eşyanın aynı cinsten normal parçalarla karşılaştırıldığında, kendi değerini veya elverişliliğini kaldıran ya da azaltan her türlü kötü niteliklerdir. Bu ayıbın sözleşmede yarar ve hasarın alıcıya geçmesi anında satılanda var olması gerekir (1).
Maldaki ayıp, maddi, ekonomik veya hukuki olabilir. Satılanın yırtık, bozuk, kırık, lekeli olması gibi haller maddi ayıp teşkil eder. Hukuki ayıp ise, satılanın değerini ve ondan beklenen faydaları etkileyen eksikliklerdir (2). Satıcının bildirimi yoksa fakat eşyanın niteliği gereği, eşyadan beklenen bir fayda varsa, dürüstlük kuralı çerçevesinde beklenen bu faydanın sağlanamaması durumunda ayıptan bahsedilebilir.
*Satın alınan maldaki ayıp önemli bir eksiklik olmalıdır. Ayıp sonucunda, söz konusu şeyin değerinin veya elverişliliğinin ciddi şekilde azalması veya tamamen ortadan kalkması gereklidir. Bu gibi durumlarda, satılan şeydeki ayıp önemli eksiklik olarak kabul edilir. Önemsiz ayıplardan ürünün değerinde eksiklik yaratmayan ayıplardan dolayı satıcı sorumlu tutulamaz. (3)
*Alıcı malın ayıplı olduğunu bilmiyor olmalıdır. Borçlar yasası Md. 222’ye göre: Satıcı, satış sözleşmesinin kurulduğu sırada alıcı tarafından bilinen ayıplardan sorumlu değildir. Satıcı, alıcının satılanı yeterince gözden geçirmekle görebileceği ayıplardan da, ancak böyle bir ayıbın bulunmadığını ayrıca üstlenmişse olur. Böylece alıcı, sözleşmenin kurulması esnasında ayıpları biliyorsa, bunları kabul etmiş sayılır ve satıcı ayıptan sorumlu olmaz. Ancak bunların gerçekleşebilmesi için, alıcının sözleşmeden önce, satın aldığı şeyi gözden geçirme imkânını bulabilmesi gereklidir. Burada gözden geçirmeden kasıt, olağan bir incelemedir.
Alıcının satın aldığı şeyi, dikkatli şekilde incelemiş olsaydı fark edebileceği ayıplardan da satıcı sorumlu değildir. Gizli ayıplarda, alıcının malın ayıplı olduğunu bilmesi mümkün değildir. Olağan gözden geçirme, malın alınırken kabaca gözden geçirilmesidir. İlk bakışta görülebilecek olan ayıplar mevcutsa, satıcının ayrıca bunu üstlenmesine gerek yoktur. Bu gibi durumlarda, sorumluluk aranmaz.

*Taraflar arasında ayıptan sorumlu olmayacağına dair bir sözleşme yapılmamış olmalıdır. Ayıptan doğan sorumluluğa dair sözleşmelerin yapılması mümkündür, ancak satıcının ağır kusurlu olması durumunda yapılan sözleşmeler geçersizdir. Borçlar yasası Md. 221’de ki düzenlemeye göre, satıcının devrettiği satılan şeyin ağır kusurlu olması halinde ayıptan sorumluluğu kaldıran veya sınırlayan her anlaşma kesin olarak hükümsüzdür. Satıcının kastı veya ağır ihmali yoksa ayıptan doğan sorumluluğu kaldıran sorumsuzluk anlaşmaları geçerliliğini korur. Duruma tarafsız olarak bakılması gerekmektedir.
*Alıcı ayıbı kabul etmemiş olmalıdır. Alıcı, taşınır mallarda teslim, taşınmazlarda tescilin ardından ayıbı veya daha sonradan fark ettiği ayıpları satıcıya süresi içinde açıkça ihbar etmemişse bu durumda alıcının, ayıbı zımnen kabul ettiği varsayılır. Alıcı bundan sonra satıcının ayıptan sorumluluğunu iddia edemez. Alıcının gözden geçirme külfetini yerine getirmemesi durumunda da ayıbı kabul ettiği varsayılır. Gizli ayıplarda ise alıcı, gizli ayıbı fark ettiği anda bunu satıcıya bildirmelidir. Aksi halde satıcı bu ayıptan sorumlu tutulamaz ve alıcı ayıbı kabul etmiş sayılır.
*Alıcının ayıptan doğan sorumluluk hükümlerinden yararlanabilmesi için yasaların alıcıya yüklediği yükümlülükleri yerine getirmiş olması gerekir. Alıcıya yasalarca yüklenen yükümlülükler, satılanı gözden geçirmek ve varlığı iddia edilen ayıpları satıcıya bildirmektir. Alıcı, satın aldığı malı gözden geçirmek ve herhangi bir ayıp halinde de bunu satıcıya bildirmek zorundadır. Borçlar yasası Md. 223’e göre, “Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde satıcıya bildirmek zorundadır. Burada kesin bir süre belirlenmemiştir, ancak alıcı ayıbı en kısa sürede bildirmekle yükümlüdür.
*Hayvan satışında, gözden geçirme ve bildirimin hayvanın teslim alınmasından veya teslim almada temerrüdün gerçekleşmesinden itibaren dokuz gün içinde yapılmalıdır. Borçlar yasası Md. 224’e göre, bu süre, satıcının sorumlu olacağı süre yazılı olarak belirlenmiş ve ayıp da hayvanın gebeliğine ilişkin değilse mevcuttur. Ayrıca hayvanın bilirkişilerce gözden geçirilmesi de gerekmektedir. Yazılı olarak sürenin kısaltılması veya uzatılması mümkündür.

5-Mesafeli satışlarda:

Mesafeli satışlar, alıcı ve satıcı arasında fiziki bir temas olmadan yazılı, görsel ve elektronik ortamda veya diğer iletişim araçları kullanılarak yapılan, malın veya hizmetin anında veya sonradan teslimi ya da ifası kararlaştırılan yeni bir alım satım veya hizmet türüdür. Bu tür alım ve satımlarda satılan mal alıcıya sonradan gönderilmektedir. Satılan malın başka bir yere gönderilmesi alıcıya bazı masrafları ödemesini gerektirir. Kargo, nakliye koruma giderleri gibi. Başka yerden gönderilen malın ayıplı olduğunu ileri süren alıcı, bulunduğu yerde satıcının temsilcisi yoksa satılanın korunması için gerekli önlemleri geçici olarak almakla yükümlüdür. Alıcı, ayıplı olduğunu ileri sürdüğü malın korunması için gerekli önlemleri almadan o malı satıcıya geri gönderemez.

Alıcı, satılan malın durumunu gecikmeden usulüne göre tespit ettirmekle yükümlüdür. Bunu yaptırmazsa, ileri sürdüğü ayıbın, satılanın kendisine ulaştığı zamanda var olduğunu ispat yükü alıcıya düşer. Satılanın kısa zamanda bozulma tehlikesi varsa, alıcı onu bulunduğu yerdeki mahkemeye başvurarak sattırmaya yetkili, hatta satıcının yararı gerektiriyorsa sattırmakla yükümlüdür. Alıcı, durumu satıcıya en kısa zamanda bildirmediği takdirde, bundan doğan zarardan sorumlu olur.

Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 12.12.2016 tarihli kararı:

Dava, ticari satıştan kaynaklanan satıcının ayıplı mal satışından doğan sorumluluğuna dayanmaktadır. Somut olayda davacı davaya konu şarj aletlerini 07.08.2012 tarihinde satın ve teslim aldığını bildirmiş ve 06.11.2012 tarihinde kargo vasıtasıyla ayıp ihbarında bulunduğunu beyan etmiştir. Davacının mesleğinin elektronik tamircisi olduğu da gözetildiğinde satın aldığı malları Ticaret yasasında öngörülen süreler içerisinde inceleyip varsa ayıp durumunu tespit etmesi mümkün iken bu süreleri geçirdikten sonra kargo yoluyla ayıp ihbarında bulunduğunu beyan etmesi karşısında süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığının kabulü gerekir. Bu itibarla davanın reddi gerekirken somut olaya uygun düşmeyen gerekçeyle hüküm kurulması doğru görülmemiştir. (4)

Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 23.05.2016 tarihli kararı:

Dava, gizli ayıp nedeniyle aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi istemine ilişkindir. Davacı, motor arızası üzerine onarım hakkını kullanmış ve aracın motoru yenilenerek kendisine teslim edilmiştir. Ek bilirkişi raporunda da aracın sorunsuz olarak çalıştığı açıkça belirtilmiştir. Bu durumda artık davaya konu aracın yenisi ile değiştirilmesini talep etmesinin yasal dayanağı bulunmamaktadır. Bir an için aracın, ayıplı olduğunun ve ayıba karşı tekeffül hükümlerine dayanılabileceğinin kabulü halinde ise, somut olay bakımından süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığından, aracın mevcut hali ile kabullenilmiş olduğu sonucuna varılır. Ayıp ihbarı araçtaki motor arızası öğrenildiği tarihten çok sonra yapılmıştır. Ayıp ihbarı yasal süreler içinde bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır. Mahkemece yukarda belirtilen hususlar gözetilmeksizin hüküm kurulması hatalıdır. (5)

Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 23.02.2017 tarihli kararı:

Dava, satış sözleşmesinde ayıplı aracın iadesi veya bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmek ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa bu iki ve sekiz günlük süre içinde durumu satıcıya ihbarla yükümlüdür. Dava konusu araç, davacı alıcıya teslim edilmiştir. Davacı vekilinin dosya içindeki beyanı ve ihtarname içeriğinden de araçtaki ayıpların aynı gün öğrenildiği ayıp ihbarının ise daha geç yapıldığı anlaşılmış olup, ihbar yükümlülüğünün süresinde yerine getirilip getirilmediği üzerinde durularak sonucuna göre karar verilmesi gerekir. (6)

Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 05.10.2015 tarihli kararı:

Davacı, noterden devraldığı aracı gizli ayıbı öğrenir öğrenmez ihtarname ile davalıya bildirmiş ve sonrasında bunu ileri sürerek aracın ayıplı olarak yüksek bedelle satılması nedeniyle uğradığı zarara istinaden dava açmıştır. Mahkemece her ne kadar aracın piyasa değerinden düşük satın alınması ve satın alma tarihinde yetkili servis sorgulamasının davacı tarafından yapılabileceği belirtilerek, davacının ayıbı bildiğine kanaat getirilmiş ise de, aracın piyasa değerinden düşük satın alınması davacının ayıbı bildiğine karine teşkil etmez. Davacının, satın aldığı araçla ilgili olarak Trafik Şube Müdürlüğü'nce tutulan kayıtları, aracın sigorta kayıtlarını, TRAMER kayıtlarını inceleme yükümlülüğü de yoktur.

Davalı taraf, satış öncesinde davacıyı aracın pert olduğu konusunda bilgilendirdiğini veya davacının bu hususu bildiğini ispatlayamamıştır. Satışa konu araç hukuki ayıplıdır. Ayıp davacıdan gizlenmiştir. Ayıbın gizlenmediğinin ispat yükü davalıda olup davalı üzerine düşen ispat yükünü yerine getirememiştir. Satıcı ayıpların varlığını bilmese bile ayıptan sorumludur.

Davalı satıcının ayıptan sorumluluk borcu bulunmaktadır. Davacının olayda kusurundan söz edilemez. Ayıptan sorumluluk hükümleri gereğince davacı uğradığı zararları akidi olan davalıdan isteyebilir. Davacı BK 219 ve sonraki ayıptan sorumluluk hükümlerine göre davalıdan ayıp oranında bedel indirimi istemekte haklıdır. Mahkemece, açıklanan hususlar göz önünde tutularak davacının ayıp oranında bedel indirimi talebinin değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekir. (7)

6-Ayıptan doğan sorumluluğun sonuçları:

Ayıpta doğan sorumluluğun sonuçları Borçlar yasası Md. 227 de düzenlenmiştir.

Bu düzenlemeye göre alıcı aşağıda sıraladığımız seçimlik haklarından birisini kullanabilir.

*Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönebilir,

* Satılanı kabul ederek ayıp oranında satış bedelinde indirim isteyebilir,

* Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteyebilir,

* İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteyebilir,

Alıcının ayrıca genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı vardır.

Satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir. Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa yargıç, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir. Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir.

7-Satılanın yok olması veya ağır biçimde zarara uğraması:

Alıcıya ayıplı olarak teslim edilmiş olan malın ayıptan, beklenmedik hâlden veya mücbir sebepten dolayı yok olması veya ağır biçimde zarara uğraması, alıcının sözleşmeden dönme hakkını kullanmasına engel olmaz. Bu durumda alıcı, satın alınan maldan elinde ne kalmışsa onu geri vermekle yükümlüdür. Satılan mal alıcıya yüklenebilen bir sebep yüzünden yok olmuşsa veya alıcı onu başkasına devretmişse ya da biçimini değiştirmişse alıcı, ancak değerindeki eksiklik oranında satış bedelinden indirilmesini isteyebilir.

Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 09.06.2016 tarihli kararı:

Dava, ayıp sebebiyle malın yenisiyle değiştirilmesi, olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davaya konu aracın sol arka kapısındaki eziğin ışığın geliş açısına bağlı olarak bazı açılardan zor fark edilmektedir. Araçta ezik dışında kapı sacında kabartı şeklinde biçimbozumu da oluşmuştur. Ezik bölgesinde yerel olarak herhangi bir çizik başka bir cisimden bulaşmış farklı bir renk görülmemektedir. Bu haliyle hasarın yolda veya trafikte oluşmuş bir hasar olmadığı, sacın muhtemelen çektirildiği ya da iç kısımdan dışa doğru düzeltilmiş olduğu, kapı çizgisinin altında oluşan dışa doğru bombenin de düzeltmeye bağlı bir biçimbozumu olduğu kabul edilmiştir. Boya kalınlığı orijinal olup pasta ve cila emaresine rastlanmamıştır. Aracın teslim alındıktan itibaren 1 saat 20 dakika sonra davalıya teslim edilmiş olup kapı sacındaki ezikliğin ve düzeltme işlemlerinin gidiş-dönüş süreleri düşüldükten sonra kalan sürede gerçekleşmesi mümkün görülmemiştir. Davacı süresinde ayıp ihbarında bulunmuştur. Borçlar yasası uyarınca davacı alıcının seçimlik hakkı bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu aracın davalıya iadesiyle aracın ayıpsız misliyle değiştirilmesine karar verilmesi yerindedir. (8)

Ankara BAM 4.Hukuk Dairesinin 27.10.2017 tarihli kararı:

Dava, ayıplı araç satışı nedeniyle ayıp oranında satış bedelinden indirim istemine ilişkindir. Mahkemece, davacının 10.000,00 TL fazla yaptığı ödemeye ilişkin zararının tazminini talep edebileceği, daha evvel temerrüde düşürme söz konusu olmadığından dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacıya satılan aracın satış akdi esnasında ağır hasar kaydının bulunduğu ve gizli ayıplı olduğu, davalı satıcının ayıba karşı tekeffül hükümleri gereğince davacı alıcıya karşı ayıpların varlığını bilmese dahi sorumlu olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, tüm dosya kapsamı, mevcut delil durumu, ileri sürülen istinaf sebepleri, hükme esas alınan bilirkişi raporu gerekçeli, denetime ve somut olayın özelliklerine uygundur. Noterden düzenlenen resmi satış senedinde satış bedelinin 37.100,00-TL olarak belirtilmesi ve davalı satıcının bu bedeli aldığını beyanla sözleşmeyi imzalaması, satış bedelinin daha düşük olduğu iddiasının davalı tarafından yasal delillerle ispat edilememesi dikkate alındığında mahkemenin gerçek hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamıştır.(9)

8-Satış sözleşmesinden dönmenin sonuçları:

Satış sözleşmesinden dönen alıcı, satılanı, ondan elde ettiği yararları ile birlikte satıcıya geri vermekle yükümlüdür. Buna karşılık alıcı da, satıcıdan aşağıdaki istemlerde bulunabilir:

* Ödemiş olduğu satış bedelinin, faiziyle birlikte geri verilmesini,

* Satılanın tamamen zaptında olduğu gibi, yargılama giderleri ile satılan için yapmış olduğu giderlerin ödenmesini,

* Ayıplı maldan doğan doğrudan zararının giderilmesini,

Satıcı, kendisine hiçbir kusur yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alıcının diğer zararlarını da gidermekle yükümlüdür.

Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 26.06.2013 tarihli kararı:

Davacı, aldığı aracı Vergi dairesi tarafından haczedilip dava dışı üçüncü kişiye satılıncaya kadar yani elinden rızası dışında çıkıncaya kadar kullanmış olup, davaya konu aracı kullanırken birtakım semereler elde etmiştir. Alıcının istihsal ettiği menfaatlerin satış bedelinden düşülmesi gerekirken bu husus göz ardı edilmiştir. Oysaki satım sözleşmesinin feshiyle birlikte, alıcının satılandan elde ettiği faydaların sebepsiz zenginleşme kurallarına göre hükmedilen alacaktan mahsup edilmesi gerekir. (10)

9-Birden çok mal satılması:

Birden çok mal veya birden çok parçadan oluşan bir mal, birlikte satılmış olup da bunlardan bazıları ayıplı çıkarsa, alıcı dönme hakkını bunlardan ancak ayıplı çıkanlar için kullanılabilir. Ancak, alıcıya veya satıcıya önemli bir zarar vermeksizin ayıplı parçanın diğerinden ayrılmasına imkân yoksa dönme hakkının satılanın tamamını kapsaması zorunludur. Satılanın aslı için satıştan dönülmesi, ayrı satış bedeli gösterilerek satılmış olsalar bile, eklentilerini de kapsar. Ancak eklentiler için dönme, satılanın aslını kapsamaz.

10- Zamanaşımı:

Satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Alıcının satılanın kendisine devrinden başlayarak iki yıl içinde bildirdiği ayıptan doğan def’i hakkı, bu sürenin geçmiş olmasıyla ortadan kalkmaz. Satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, iki yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamaz.

11-Alıcının borçları:

Alıcı, satış sözleşmesinde kararlaştırılmış olduğu biçimde satış bedelini ödemek ve kendisine sunulan satılanı teslim almakla yükümlüdür. Aksine yerel âdet veya anlaşma yoksa satılanın hemen devralınması gereklidir. Alıcı, satış bedelini belirtmeksizin, malı alacağını kesin olarak bildirmişse satış, ifa yeri ve zamanındaki ortalama piyasa fiyatı üzerinden yapılmış sayılır.

12-Bedelin ödenmesi:

Aksine sözleşme yoksa satılan alıcının zilyetliğine geçtiği anda satış bedeli muaccel olur. Faiz istenebileceği konusunda bir teamül varsa veya alıcı maldan ürün ya da diğer verimler elde etme imkânına sahip ise ya da belirli günün geçmesiyle temerrüdün gerçekleşmesi durumunda, ayrıca bir ihtara gerek olmaksızın satış bedeline faiz istenebilir.

13-Alıcının temerrüdü-satıcının dönme hakkı:

Satılanın, ancak satış bedeli ödendikten sonra veya ödenme anında devredilmesi gereken durumlarda alıcı malı teslim almaktan kaçınırsa -temerrüde düşerse- satıcı, herhangi bir işleme gerek kalmadan satıştan dönebilir. Bu hakkını kullanmak isteyen satıcı, durumu gecikmeksizin alıcıya bildirmek zorundadır. Satılanın zilyetliği satış bedeli ödenmeden alıcıya devredilmişse, alıcının temerrüdü sebebiyle satıcının dönme hakkını kullanarak satılanı geri alması, bu hakkın sözleşmede açıkça saklı tutulmasına bağlıdır.

Borcunu ifa etmeyen alıcı, satıcının bu yüzden uğradığı zararı gidermekle yükümlüdür. Satıcı, satış bedelini ödemede temerrüde düşmüş olan alıcıdan, bu bedel ile satılanın başkasına dürüstlük kurallarına uygun olarak satışından elde ettiği bedel arasındaki farka göre hesaplanacak zararın giderilmesini isteyebilir. Satılan, borsada kayıtlı veya piyasa fiyatı bulunan mallardan ise satıcı, böyle bir satışa gerek kalmaksızın alıcıdan, satış bedeli ile malın belirlenmiş ödeme günündeki fiyatı arasındaki farka göre hesaplanacak zararın giderilmesini isteyebilir.

15-Taşınmaz satışı:

Taşınmaz satışının geçerli olabilmesi için, satış sözleşmesinin resmî şekilde düzenlenmesi şarttır. Kısaca taşınmaz satışı tapu sicil müdürlüğünde resmi şekilde düzenlenmiş satış senedi ila gerçekleşir. Aynı şekilde taşınmaz satışı vaadi, geri alım ve alım sözleşmeleri, resmî şekilde düzenlenmedikçe –tapu sicil müdürlüğünde düzenlenmedikçe geçerli olmaz. Önalım sözleşmesinin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlıdır.

Bir taşınmazın koşula bağlı satışında, koşul gerçekleşmedikçe tapu siciline tescil yapılamaz. Taşınmaz satışında mülkiyeti saklı tutma koşulu da tescil edilemez.

Aksine sözleşme olmadıkça, satılan taşınmaz, satış sözleşmesinde yazılı yüzölçümü tutarını kapsamıyorsa satıcı, eksiği için alıcıya tazminat ödemekle yükümlüdür. Satılan taşınmaz, resmî bir ölçüme dayanılarak tapu siciline yazılmış olan yüzölçümü tutarını içermiyorsa satıcı, özellikle üstlenmiş olmadıkça tazminat ile yükümlü değildir. Bir yapının ayıplı olmasından doğan davalar, mülkiyetin geçmesinden başlayarak beş yılın ve satıcının ağır kusuru varsa yirmi yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Taşınır satışına ilişkin kurallar, kıyas yoluyla taşınmaz satışlarında da uygulanır.

16-Sonuç:

Günlük ticari hayatta sıkça karşılaşılan ve tüketicilerin zarara uğramasına neden olan satın alınan malın eksik, bozuk olması yani ayıplı olması halinde alıcının haklarının neler olduğunu ve satıcının sattığı ürünün ayıplı olmasından doğan sorumluluğunu Borçlar yasası, Ticaret yasası ile Tüketici Hakları yasasındaki düzenlemeleri, örnek Yargıtay kararları ile birlikte açıklamaya çalıştık. Tüketicinin haklarını bilmesi ve çekinmeden yasalardan kaynaklanan haklarını kullanması gerekir.

YAKLAŞIM OCAK 2021

Kaynakça:

(1)Cevdet Yavuz, Borçlar Hukuku

(2) Cevdet Yavuz, Borçlar Hukuku

(3) Cevdet Yavuz, Borçlar Hukuku

(4)Y.19.H.D. 2016-1974 E. 2016-15653 K.

(5)Y.19.H.D. 2015-16380 E. 2016-9129 k.

(6)Y.19.H.D. 2016-12132 E. 2017-1449 K.

(7)Y.13.H.D. 2014-37427 E. 2015-28490 K.

(8)Y.19.H.D. 2016-4546 E. 2016-10361 K.

(9)ANKARA BAM 2017-1394 E. 2017-1561 K.

(10)Y.13.H.D. 2013-6756 E. 2013-17624 K.

AVUKAT EROL TÜRK
[email protected]

Bize Ulaşın


Çalışma saatlerimiz: 
Haftaiçi: 09:00 - 17:00

Sıraselviler Cad.No:32 Kat:5 Daire:7 34400
Beyoğlu /İstanbul

+90(212) 251 30 26
+90(532) 246 06 53


Google Map