SÖZLEŞMENİN DEVRİ VE SÖZLEŞMEYE KATILMA

SÖZLEŞMENİN DEVRİ VE SÖZLEŞMEYE KATILMA

Özet: Sözleşmenin devri, sözleşmeyi devralan ile devreden ve sözleşmede kalan taraf arasında yapılan ve devredenin bu sözleşmeden doğan taraf olma sıfatı ile birlikte bütün hak ve borçlarını devralana geçiren bir anlaşmadır. Sözleşmeyi devralan ile devreden arasında yapılan ve sözleşmede kalan diğer tarafça önceden verilen izne dayanan veya sonradan onaylanan anlaşma da, sözleşmenin devri hükümlerine tabidir. Sözleşmenin devrinin geçerliliği, devredilen sözleşmenin şekline bağlıdır. Kanundan doğan halefiyet hâlleri ile diğer özel hükümler saklıdır. *

1-Yasal düzenleme:

Sözleşmenin devri ilk kez yeni Borçlar Kanununda düzenlenmiştir. Eski Borçlar Kanunu döneminde böyle yasal düzenlemeler bulunmamasına karşın sözleşme özgürlüğü ilkesi gereği tarafların kendi aralarında anlaşarak sözleşmenin devri ve sözleşmeye katılma sözleşmeleri imzalayabilecekleri kabul ediliyordu.

Sözleşmenin devri ile birlikte, bir sözleşmenin taraflara yüklediği tüm haklar ve borçlar üçüncü bir kişiye devredilmektedir. Sözleşmenin devrinde sözleşmeyi devreden, sözleşmeyi devralan ve sözleşmede kalan olmak üzere üç taraf bulunmaktadır. Sözleşmeyi devreden, artık sözleşmenin tarafı olmaktan çıkar yerine üçüncü bir kişi sözleşmeye taraf olur.

2-Sözleşmenin devri:

Sözleşme ile taraflar arasında bir borç ilişkisi doğar. Ancak bu kural yeni Borçlar kanunu Md. 205 ile sözleşmede taraf değişikliği kabul edilmiştir. Yasal olarak sözleşmede kalan tarafın değişikliğe rıza göstermesi gerekir. Madde metni sözleşmenin devri, sözleşmeyi devralan ile devreden ve sözleşmede kalan taraf arasında yapılan ve devredenin bu sözleşmeden doğan taraf olma sıfatı ile birlikte bütün hak ve borçlarını devralana geçiren bir anlaşma olarak düzenlenmiştir.

3-Sözleşmenin devri kaç şekilde yapılır?

Sözleşmenin devri iki şekilde yapılır.

a-Kanuni devir:

Sözleşme, tarafların karşılıklı iradelerinden bağımsız, hiçbir işleme gerek olmadan kanun gereği gerçekleşmekteyse bu durumda kanuni devirden söz edebiliriz. Sözleşmenin kanun gereği devri de iki farklı şekilde gerçekleşebilir. Sözleşmenin devri doğrudan doğruya kanundaki bir düzenlemeden meydana gelebileceği gibi sözleşmede kalan tarafın rızası aranmadan da gerçekleşebilir. 4857 sayılı iş yasası Md. 6 da ki düzenlenmeye göre işyerinin veya bir bölümünün hukuki bir işleme dayalı olarak başka birine devredilmesi halinde, devir tarihinde işyerinde veya bir bölümünde mevcut olan iş sözleşmelerinin, bütün hak ve borçları ile birlikte devralana geçer hükmünü sözleşmenin kanuni devrine örnek verebiliriz. Yine B.K. Md. 310 gereğince kira sözleşmesi yapıldıktan sonra kiralanan herhangi bir nedenle el değiştirirse yeni malik yasa gereği kira sözleşmesinin tarafı olur. Finansal kiralama şirketleri yasasına göre kiralayan kural olarak sözleşme konusu malın mülkiyetini üçüncü kişilere devredemez. Bu kural emredici nitelikte olmadığı için taraflar sözleşmede aksini kararlaştırabilirler. Ancak burada bir sınırlama vardır, malın mülkiyetini sadece finansal kiralama işi ile uğraşan başka bir kuruma devredilebilirler.

b-İradi devir:

Sözleşmenin iradi devri, sözleşmeyi devreden, sözleşmeyi devralan ve sözleşmede kalan arasında yapılan yeni sözleşme ile yapılır. Sözleşmenin devri, sözleşmeyi devreden taraf ile sözleşmede kalan taraf arasında yapılan bir üstlenme işlemidir. Sözleşmeyi devreden, sözleşmedeki taraf sıfatını üçüncü bir kişiye devretmekte, buna karşın kalan taraf, alacak haklarıyla ilgili olarak borçlunun değişmesine izin vermektedir. Sözleşmeyi devralan kişi yönünden de bir üstlenme işlemi söz konusudur. Devralan, sözleşmeyi devredenin borçlarını yerine getireceğini garanti etmektedir. Sözleşmenin devrinde üstlenme ve kullanım işlemleri birbirlerine sıkı sıkıya bağlıdır. Sözleşmeyi devredenin ve sözleşmede kalanın kullanım işlemine bağlı bir üstlenme işlemi vardır.

4-Sözleşmenin devir şartları:

*Bir sözleşmenin devredilebilmesi için her şeyden önce hukuka uygun ve geçerli bir sözleşmenin mevcut olması gerekir. Taraflar arasında kurulmuş olan sözleşmenin yasaya ve ahlaka aykırı olmaması ve irade sakatlıklarından arınmış olması gerekir. Sözleşmenin konusu gerçekleşmesi imkânsız olmamalıdır. Henüz gerçekleşmeyen ve ancak ilerde kurulması düşünülen bir sözleşmenin devri mümkün değildir.

Sözleşmenin devredilebilmesi için gerçek bir borç ilişkisinin varlığı şarttır. Bunun yanında bu borç ilişkisinin devredilebilir nitelikte olması da şarttır. Şahsa bağlı borç ilişkileri devredilemez. Bazı sözleşmelerde taraflar sözleşmenin devrini aralarında anlaşarak yasaklayabilirler. Daha sonra bu yasak kaldırılırsa sözleşme yine devredilebilir. Borçlar Kanunu Md. 205/4. fıkrası “ Kanundan doğan halefiyet halleri ile diğer özel hükümler saklıdır.” hükmünü düzenlenmektedir. Buna göre kanundan doğan halefiyet halleri ile özel hükümler sözleşmenin devrine tabi değildir. Medeni Kanun Md. 599 göre mirasçılar, miras bırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak kazanırlar. Burada sözleşmenin devri hükümleri uygulanmaz.

Devredilemeyen bir sözleşme ilişkisi sonradan devredilebilirlik kazansa bile sözleşmenin devri geçerli olmaz. Bazı durumlarda sözleşmenin kendisinden kaynaklanan nedenlerle sözleşme devredilemez. Ünlü bir heykeltıraşla yapılan sözleşme devredilemez.

*Sözleşmenin devri için sözleşmeyi devreden, sözleşmeyi devralan ve sözleşmeden kalan üç tarafın birbirine uygun irade beyanları şarttır. Borçlar kanunun Md. 205/2 göre Sözleşmeyi devralan ile devreden arasında yapılan ve sözleşmede kalan diğer tarafça önceden verilen izne dayanan veya sonradan onaylanan anlaşma da, sözleşmenin devri hükümlerine tabidir. Sözleşmede kalan tarafın sözleşmenin devrine kesin olarak onay vermesi gerekir. Bu onay yoksa sözleşmenin devri mümkün değildir. Sözleşmenin devrinin kurucu unsuru sözleşmede kalan tarafın sözleşmenin devrine izin vermesidir.

Sözleşmenin kurulmasında sırasında sözleşmenin devri için ihbar şartı konulmuşsa burada ihbar şartının yerine getirilmesi gerekir. Sözleşmede kalan tarafa ihbar şartı yerine getirilmeden yapılan sözleşmenin devri anlaşması geçerli olmaz.

Sözleşmenin devri için açıkça rıza verileceği gibi zımni rızada geçerlidir.

5-Sözleşmenin devrinde şekil:

. Sözleşmenin devrinin geçerliliği, devredilen sözleşmenin şekline bağlıdır. Yasada bu konuda açık bir düzenleme yoktur. Ancak ispat kolaylığı açısından ilk sözleşme ne şekilde yapılmışsa devredilen sözleşmenin de aynı şekilde yapılmış olması gerekir.

Sözleşmenin devri üç taraflı bir hukuki işlem olduğundan her üç tarafın rızasını beyan ettiği anda sözleşmenin devredildiğinin kabul edilmesi gerekir.

6-Sözleşmenin devrinin sonuçları:

Sözleşmenin devri ile sözleşmeyi devreden tarafın sözleşmede taraf olma sıfatı sona erer. Bundan böyle taraf sıfatı sözleşmeyi devralan tarafa geçer. Sözleşmenin devriyle birlikte sözleşmeyi devreden taraf sözleşmeden doğan tüm hak ve borçları devralana bırakır. Sözleşmenin devrinden önce doğan tüm alacak ve borçlardan devreden taraf sorumludur.

Devreden tarafın devirden önce doğmuş olan borçları devralan tarafından yerine getirilmişse; devralan devredene karşı sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca yargı yoluna başvurabilir. Sözleşmeyi devreden tarafın, sözleşmede kalan tarafa olan sorumlulukları sona erer. Sözleşmenin devriyle birlikte asıl sözleşmenin kurulması sırasında doğan hukuki sonuçlar artık devralan tarafı ilgilendirir.

7-Borç ilişkileri yönünden:

Sözleşmenin devri ile birlikte devreden taraf sözleşme ilişkisinde taraf olma sıfatını kaybeder. Onun yerine sözleşmeyi devralan sözleşmenin tarafı olur. Sözleşmenin devri yenilik doğuran bir haktır. Yenilik doğuran haklar, tek taraflı bir hukuki işlemle bir hukuki ilişki kurmak, içeriğini değiştirmek veya sona erdirmek suretiyle başka bir şahsın hukuk alanında değişiklikler meydana getirebilme yetkisi veren haklar olarak tanımlanır.

Sözleşmenin devri ile birlikte alacak ve borçlarla birlikte yenilik doğuran haklarda sözleşmeyi devralana tarafa geçer. Sözleşmeden dönme, sözleşmeyi iptal etme gibi yenilik doğuran haklar da sözleşmeyi devralan tarafa geçer. Sözleşme iptal edilirse sözleşme ilişkisi geçmişe etkili olacak şekilde sona erer. Bu durumda iade yükümlüsü veya alacaklısı sözleşmeyi devralan ve iptal eden taraf olacaktır.

Sözleşmeyi devreden taraf, sözleşmenin devri işlemini sırasında bir irade sakatlığı sebebine dayanarak iptal etmek isterse bir yıllık hak düşürücü süre içinde hakkını kullanmalıdır. Bir yıllık süre devir irade sakatlığını öğrendiği tarihten itibaren başlar.

Sözleşmenin devriyle birlikte tüm defi hakları devralana geçer.

8-İş sözleşmesinin devri:

4857 sayılı iş yasasında iş sözleşmesinin bütün olarak, yani tüm hak ve borçlarıyla birlikte devrine ilişkin bir düzenleme yoktur. Ancak yasanın Md. 6 da ki düzenlenmesine göre işyerinin veya bir bölümünün hukuki bir işleme dayalı olarak başka birine devredilmesi halinde, devir tarihinde işyerinde veya bir bölümünde mevcut olan iş sözleşmelerinin, bütün hak ve borçları ile birlikte devralana geçeceğine dair bir düzenleme vardır. Bu hüküm sözleşmenin kanuni devrine ilişkindir. B.K. Md. 429 iş sözleşmesinin devri için işçinin yazılı muvafakati şartını aramaktadır. İradi bir iş sözleşmesinin devri için işçinin yazılı olarak iradesini beyan etmesi gerekir.

İş sözleşmesinin devri için üçlü bir irade açıklaması gerekmektedir. Sözleşmeyi devreden işveren, devralan işveren, ve sözleşmede kalan işçinin yazılı açıklaması aranır.Devir sözleşmesinin mutlaka yazılı olması şarttır. İşçinin irade beyanı sözleşmeden önce alınacağı gibi sözleşme sırasında da alınabilir. Yasa koyucu bu hükümle işveren karşısında daha korunmasız olan işçiyi korumayı amaçlamaktadır.

Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 2008-41042 E. 2008-15622 K. Sayılı kararı: Şirket topluluğu veya aynı holding bünyesi içinde olmak şartıyla iş sözleşmesinin iradi devrine ilişkin işçinin rızasının önceden alınabileceği ve bu yöndeki kayıtların geçerli olduğu, farklı bir işverene devir söz konusu olduğunda rızanın devir sırasında alınması gerektiği yönündedir. (1)

İş sözleşmesinin devri ile iş sözleşmesinin taraflarından biri olan işveren değişmekte ve sözleşmeden doğan tüm hak ve borçlar devralana geçmektedir. İş sözleşmesinin devri fesih nedeni sayılmaz. Bu nedenle işçi, iş sözleşmesinin devrini gerekçe göstererek kıdem ve ihbar tazminatı talep edemez.

9-Kira sözleşmesinin devri:

Borçlar kanunu Md.323 göre: Kiracı, kiraya verenin yazılı rızasını almadıkça, kira ilişkisini başkasına devredemez. Kiraya veren, işyeri kiralarında haklı sebep olmadıkça bu rızayı vermekten kaçınamaz. Kiraya verenin yazılı rızasıyla kira ilişkisi kendisine devredilen kişi, kira sözleşmesinde kiracının yerine geçer ve devreden kiracı, kiraya verene karşı borçlarından kurtulur. İşyeri kiralarında devreden kiracı, kira sözleşmesinin bitimine kadar ve en fazla iki yıl süreyle devralanla birlikte müteselsilen sorumlu olur.

Kira sözleşmesinin devriyle birlikte sözleşmeyi devreden kiracı sözleşmenin tarafı olmaktan çıkar. Onun yerine sözleşmeyi devralan üçüncü kişi geçer. Böylece sözleşmeyi devralan yeni kiracı sözleşmenin tarafı olur. Kira sözleşmesinden doğan bütün haklar ve borçlar yeni kiracıya geçer. Kira sözleşmesinin devri için öncelikle geçerli bir kira sözleşmesinin varlığı şarttır. Bundan başka kiraya verenin yazılı irade açıklaması şartı aranır. Kiralayanın irade açıklaması yenilik doğuran bir haktır. Kiraya verenin irade açıklamasıyla kira sözleşmesinin devri gerçekleşir.

Kiraya veren, kira sözleşmesini devralan üçüncü kişinin yeterli ödeme gücünün olmadığını biliyorsa, kiralananda yapılacak işin hukuka ve ahlaka aykırı ise kira sözleşmesinin devrine haklı olarak muvafakat etmeyebilir.

10- Sözleşmenin Devrinin Benzer Hukuki Kurumlarla Karşılaştırılması:

Sözleşmenin devri ile sözleşmenin içeriği aynı kalmakta sadece tarafları değişmektedir. Bu nedenle sözleşmenin devri ile asıl sözleşme sona ermez. Sözleşme devredildikten sonra asıl sözleşmenin bazı yan yükümlülüklerde değişiklik yapılması yeni bir sözleşme olarak yorumlanmayacaktır. Yeni bir sözleşmenin kurulmasıyla devreden taraf ile bağlı olarak varlığını devam ettiren ibra, zamanaşımı, erteleme gibi hukuki durumlar sona erer.

11-Sözleşmeye Katılma ve Sözleşmenin Devri:

Sözleşmeye katılma, mevcut bir sözleşmeye, sözleşmenin taraflarından birinin yanında yer almak için katılan taraf ile sözleşmenin tarafları arasında yapılan yeni bir sözleşmedir. Sözleşmeye katılmada, sözleşmenin taraflarından biri sözleşmeden ayrılmamaktadır. Yani, sözleşmenin tarafları üzerinde herhangi bir tasarrufta bulunulmamaktadır. Zira sözleşmenin tarafları sözleşmede kalmakta, mevcut bir sözleşmeye taraflardan birinin yanında yer almak üzere üçüncü bir kişi katılmaktadır. Kısacası, sözleşmeye katılma ile sözleşmedeki taraf sayısı artmaktadır.

Sözleşmenin devri ile sözleşmeye katılma arasında fark vardır. Sözleşmenin devrinde mevcut bir borç ilişkisi üçüncü bir kişiye devredilmektedir. Sözleşmeye katılmada ise mevcut borç ilişkisine üçüncü bir kişi katılmaktadır. Sözleşmenin devrinde sözleşmede kalan tarafın önceden izin vermesi şartı aranır. Sözleşmeye katılmada ise mevcut sözleşmenin tarafları ile üçüncü kişi arasında bir sözleşme yapılmaktadır. Sözleşmenin devrinde borçlu değişmekte sözleşmeye katılma da ise borçlu sayısı artmaktadır.

Borcun devri sözleşmesi ile mevcut borç sona ermekte yeni bir sözleşme ilişkisi doğmaktadır. Yenilemeyle birlikte eski borç sona erer ve yerine yeni bir borç doğar. Bunun bir sonucu olarak da eski borca ait fer’i haklar, defiler sona erer.

Sözleşmenin devri ve yenileme birbirinden farklı kavramlardır. Yenileme, sözleşmenin devrinin aksine halefiyet sonucunu doğurmaz. Yenilemede sözleşme sona ermekte ve yerine yeni bir sözleşme kurulmaktadır. Sözleşmenin devriyle sözleşme sona ermez. Sözleşmenin devrinde amaçlanan taraf değişikliğidir. Devreden taraf sözleşme ilişkisinden çıkmakta ve yerini üçüncü bir kişiye bırakmaktadır. Sözleşmenin devrinde mevcut ilişki değişikliğe uğramaz. Oysa yenilemede, borç sözleşmenin tarafları arasında sona ermekte ve yerine yeni bir borç yaratılmaktadır. Burada bir taraf değişikliği söz konusu değildir.

12-Yenileme ve sözleşmenin devri:

Yenileme borcu sona erdiren nedenlerden biridir. Borçlar kanunu Md. 133 ve 134 te düzenlenmiştir. Yenileme alacaklı ile borçlu arasında yapılan yenileme sözleşmesi ile gerçekleşir. Sözleşmenin yenilenmesiyle mevcut borç ilişkisi sona erer ve alacaklı ile borçlunun anlaşmasıyla yeni bir sözleşme ilişkisi kurulmuş olur. Mevcut borcun yerini alan yeni borcun hukuksal sebepleri farklı olmalıdır. Sözleşmenin yenilenmesi için alacaklı ve borçlunun yenileme iradelerini açıkça beyan etmeleri gerekir.

Sözleşmenin devri ile yenileme farklı kavramlardır. Yenileme ile sözleşmenin devrinde olduğu gibi halefiyet sonucu doğmaz. Yenileme ile sözleşme sona ermekte, yerine yeni bir sözleşme kurulmaktadır. Sözleşmenin devriyle sözleşme sona ermez. Sözleşmenin devrinde tarafların değişmesi amaçlanır. Devreden taraf sözleşme ilişkisinden çıkar ve yerini üçüncü bir kişiye bırakır. Sözleşmenin devrinde mevcut ilişki değişikliğe uğramaz.

Yenilemede, borç sözleşmenin tarafları arasında sona ermekte ve yerine yeni bir borç yaratılmaktadır. Burada bir taraf değişikliği söz konusu değildir.

Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 18.06.2013 tarihli kararı:

Bonoya dayalı olarak başlatılan kambiyo senedine mahsus haciz yoluyla takibe karşı takibin iptali istenmektedir. Somut olayda, borçlunun itirazına dayanak yaptığı protokol incelendiğinde, protokol kapsamında düzenlenen bononun mevcut borcun yenilenmesi amacıyla verilmediği görülmektedir. Bu durum ve ayrıca icra takiplerindeki tarafların farklı olduğu dikkate alındığında mükerrer takipten bahsedilemez. Mahkemece, itirazın reddine karar verilmesi gerekirken, borçlu icra mahkemesine başvurusunda takibe konu senedin teminat olarak verildiği yönünde bir itirazda bulunmadığı halde teminat olgusu değerlendirilerek itiraza konu takibin mükerrer olduğuna karar verilmesi isabetsizdir.(2)

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.05.2015 tarihli kararı:

Dava; satış sözleşmesine konu edilen bağımsız bölümün sözleşmede kararlaştırılan sürede teslim edilmemesi nedeniyle gecikme tazminatı-kira kaybı-isteğine ilişkindir. Direnme kararında borcun yenilendiğinden bahsedilmekteyse de Borçlar Kanununun 114 ve 133. maddelerinde düzenlenen yenileme için tarafların açık iradesi gerekli olup somut olayda bu koşul gerçekleşmediğinden borcun yenilendiği kabul edilemez. Borçlar Kanunu'nun 161 ve 182. maddeleri ile MK. 2 ve 3. maddesine göre tazminattan indirim yapılması gerektiğine ilişkin direnme kararı ise davalı idarenin kendi kusuru nedeniyle taşınmazın geç tesliminden dolayı tazminat miktarında indirim isteyemeyeceği gözetilerek haklı bulunmamıştır. Bu durumda mahkemece, geciken teslim süresine ilişkin tazminat belirlenerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekir. (3)

13-Alacağın devri ve sözleşmenin devri:

Alacağın devrinde alacaklı, kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça borçlunun rızasına gerek duymaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir. Alacağın devrinin geçerliliği yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır. Devir, ister kanun hükmüne, sözleşmeye veya yargı kararına dayansın üçlü ilişkiye dayanan bir hukuksal kurumdur.

Alacağın devrinde, mevcut bir alacağın alacaklısı değişmektedir. Alacağın devriyle beraber alacak üçüncü bir kişiye geçer. Bu devirde, sadece alacaklı değişmekte alacağın varlığında herhangi bir değişiklik olmamaktadır. Alacağın devri, sözleşmenin devrinden farklıdır. Sözleşmenin devrinde sözleşme ilişkisinden doğan tüm haklar ve borçlar sözleşmeyi devralana geçer. Alacağın devrinin konusu sözleşme ilişkisi olmayıp, alacak hakkının kendisidir. Alacağın devrinde ise bir borç ilişkisinden doğan alacağın tamamı veya bir kısmı üçüncü kişiye devredilir. Alacağın devrinde, alacağa bağlı yenilik doğuran haklar alacağı devralana geçer. Buna karşın, sözleşmeye bağlı yenilik doğuran haklar devralana geçmez. Alacağın devrinde alacağa bağlı yan haklar devralana geçer. Sözleşmenin devrinde ise sözleşmeden doğan haklar, borçlar, defiler ve yenilik doğuran haklar sözleşmeyi devralana geçer. Alacağın devrinde, alacaklı borçlunun rızasını almadan alacak hakkını üçüncü bir kişiye devredebilir. Sözleşmenin devrinde ise sözleşmede kalan tarafın rızası sözleşmenin devri için kurucu unsurdur.

14-Borcun iç üstlenilmesi ve sözleşmenin devri:

Borcun iç yüklenilmesi, üçüncü bir şahsın borçlu ile yaptığı bir sözleşmede onu alacaklıya karşı olan borcundan kurtarmayı taahhüt etmesini ifade eder. Borçlu ile iç üstlenme sözleşmesi yapan kişi, borcu bizzat ifa ederek veya alacaklının rızasıyla borcu üstlenerek, borçluyu borcundan kurtarma yükümlülüğü altına girmektedir. Borcun iç yüklenilmesi kanunda özel bir şekle bağlanmamıştır. Kısaca borçlu ile üçüncü şahıs arasında bir sözleşme yapılır ve bu sözleşmede üçüncü şahıs borçluya ben sizi alacaklınıza karşı olan borcunuzdan kurtaracağım şeklinde bir taahhütte bulunursa, borcun iç yüklenilmesi gerçekleşmiş olur.

Sözleşmenin devrinde ise sözleşmeden doğan bütün haklar ve borçlar sözleşmeyi devralana geçer. Borcun iç yüklenilmesinde ise, üçüncü bir şahsın borçlu ile yaptığı bir sözleşme ile onu alacaklıya karşı olan borcundan kurtarmayı taahhüt eder.

15-Kamu ihale sözleşmelerinin devri*:

4735 sayılı kanuna göre Sözleşme imzalandıktan sonra, sözleşme bedelinin aşılmaması ve idare ile yüklenicinin karşılıklı olarak anlaşması kaydıyla, sözleşme hükümlerinde değişiklik yapılabilir:

* İşin yapılma veya teslim yeri.

* İşin süresinden önce yapılması veya teslim edilmesi kaydıyla işin süresi ve bu süreye uygun olarak ödeme şartları.

Sözleşme, zorunlu hallerde ihale yetkilisinin yazılı izni ile başkasına devredilebilir. Ancak, devir alacaklarda ilk ihaledeki şartların aranması zorunludur. Ayrıca, isim ve statü değişikliği gereği yapılan devirler hariç olmak üzere, bir sözleşmenin devredildiği tarihi takip eden üç yıl içinde aynı yüklenici tarafından başka bir sözleşme devredilemez veya devir alınamaz. İzinsiz devredilen veya devir alınan veya bir sözleşmenin devredildiği tarihi takip eden üç yıl içinde devredilen veya devir alınan sözleşmeler feshedilerek, devreden ve devir alanlar hakkında Md.20, 22 ve 26 hükümleri uygulanır.

Yüklenicinin ölümü, iflası, ağır hastalığı, tutukluluğu veya özgürlüğü kısıtlayıcı bir cezaya mahkûmiyeti hallerinde aşağıdaki hükümler uygulanır:

* Yüklenicinin ölümü halinde, sözleşme feshedilmek suretiyle hesabı genel hükümlere göre tasfiye edilerek kesin teminatları ve varsa diğer alacakları varislerine verilir. Ancak, aynı şartları taşıyan ve talepte bulunan varislere idarenin uygun görmesi halinde, ölüm tarihini izleyen otuz gün içinde varsa ek teminatlar dâhil taahhüdün tamamı için gerekli kesin teminatı vermeleri şartıyla sözleşme devredilebilir.

* Yüklenicinin iflas etmesi halinde, sözleşme feshedilerek yasaklama hariç hakkında Md.20 ve 22 ye göre işlem yapılır.

* Ağır hastalık, tutukluluk veya özgürlüğü kısıtlayıcı bir cezaya mahkûmiyeti nedeni ile yüklenicinin taahhüdünü yerine getirememesi halinde, bu durumun oluşunu izleyen otuz gün içinde yüklenicinin teklif edeceği ve ilgili idarenin kabul edeceği birinin vekil tayin edilmesi koşuluyla taahhüde devam edilebilir. Ancak, yüklenicinin kendi serbest iradesi ile vekil tayin edecek durumda olmaması halinde, yerine ilgililerce aynı süre içinde genel hükümlere göre bir yasal temsilci tayin edilmesi istenebilir. Bu hükümlerin uygulanmaması halinde, sözleşme feshedilerek yasaklama hariç haklarında Md.20 ve 22 ye göre işlem yapılır.

16-Sonuç:

Eski Borçlar Kanununda olmayan ve yeni Borçlar Kanununda düzenlenmiş olan sözleşmenin devri ve sözleşmeye katılmanın yasal tanımını, sözleşmenin devri ile yenileme, alacağın devri, borcu sona erdiren ibra ile farklarını incelemiş bulunuyoruz.

Sözleşmenin devri, sözleşmeyi devralan ile devreden ve sözleşmede kalan taraf arasında yapılan ve devredenin bu sözleşmeden doğan taraf olma sıfatı ile birlikte bütün hak ve borçlarını devralana geçiren bir anlaşma olarak yeni Borçlar kanununda düzenlenmiştir.

Sözleşmeye katılma ise, mevcut bir sözleşmeye, sözleşmenin taraflarından birinin yanında yer almak için katılan taraf ile sözleşmenin tarafları arasında yapılan yeni bir sözleşme şeklinde yine Borçlar kanununda düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerle birlikte sözleşmelerin devri ile sözleşmeye katılma kurumu hukuk sistemimiz içinde yer almıştır.

LEBİB YALKIN KASIM 2018*

AVUKAT EROL TÜRK
[email protected]

Kaynakça:

*Yeni Borçlar Kanunu ile 4735 sayılı kamu ihale sözleşmeleri kanunu

(1) Y.9.H.D. 2008-41042 E. 2008-15622 K.

(2) Y.12. H.D. 2013-16814 E. 2013-22871 K.

(3) Y.H.G.K. 2014/13-1045 E. 2015-1446 K.

Bize Ulaşın


Çalışma saatlerimiz: 
Haftaiçi: 09:00 - 17:00

Sıraselviler Cad.No:32 Kat:5 Daire:7 34400
Beyoğlu /İstanbul

+90(212) 251 30 26
+90(532) 246 06 53


Google Map