HUKUKİ MAKALELER
 Türkiye Barolar Birliği
 Yargıtay
 Danıştay
 Sayıştay
 İstanbul Barosu
 Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü

BAĞIŞLAMA SÖZLEŞMELERİ

            Borçlar kanununda bağışlama sözleşmesi, bağışlayanın sağlar arası sonuç doğurmak üzere, malvarlığından bağışlanana karşılıksız olarak bir kazandırma yapmayı üstlendiği sözleşmedir şeklinde tanımlanmıştır. Henüz edinilmemiş olan bir haktan feragat etmek veya bir mirası reddetmek, bağışlama değildir. Ahlaki bir ödevin yerine getirilmesi de bağışlama sayılmaz.

Bağışlama ehliyeti:

          Fiil ehliyetine sahip olan herkes, eşler arasındaki mal rejiminden veya miras hukukundan doğan sınırlamalar saklı kalmak üzere, bağışlama yapabilir. Bağışlamayı izleyen bir yıl içinde başlatılmış bir yargılama sonucunda bağışlayanın, savurganlığı yüzünden kısıtlanmasına karar verilirse, o bağışlama mahkemece iptal edilebilir.

          Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 04.03.2013 tarihli kararı:

          Dava, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Miras bırakan bakımından, miras bırakanın sağlığı ile ilgili tüm belge, rapor, hasta müşahede evraklarının temin edilip Adli Tıp Kurumundan ehliyet konusunda rapor alınmalıdır.  Ehliyetli ise muris muvazaası yönünden inceleme yapılması, ehliyetsiz ise davanın kabul edilmesi gerekir.  Davalı bakımından ise akdin yapıldığı tarih itibarıyla yine Adli Tıp Kurumundan rapor alınması, hukuki ehliyete haiz olmadığının anlaşılması halinde davalıya yapılan temlikler bakımından iptal kararı verilmesi, ehliyetli ise toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucu uyarınca karar verilmesi gerekir.(1)

            Fiil ehliyeti bulunmayan kişi ayırt etme gücüne sahipse, bağışlamayı kabul edebilir. Ancak, bağışlananın yasal temsilcisi bu kişinin bağışlamayı kabulünü yasaklar veya bağışlanılan şeyin geri verilmesini emrederse, bağışlama ortadan kalkar.

Bağışlama sözleşmesinin kurulması:

            Bağışlama sözü vermenin geçerliliği, bu sözleşmenin yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır. Bir taşınmazın veya taşınmaz üzerindeki ayni bir hakkın bağışlanması sözü vermenin geçerliliği, ancak resmî şekilde yapılmış olmasına bağlıdır. Şekle uyulmaması sebebiyle geçersiz olan bağışlama sözü verme, bağışlayan tarafından yerine getirildiğinde, elden bağışlama hükmündedir. Ancak, geçerliliği resmî şekle bağlanmış olan bağışlamalarda bu hüküm uygulanmaz.

Elden bağışlama, bağışlayanın bir taşınırını bağışlanana teslim etmesiyle kurulmuş olur.

Şarta bağlı bağışlama:

            Bağışlama, bir koşula bağlanarak yapılabilir. Yerine getirilmesi bağışlayanın ölümüne bağlı olan bağışlamada, vasiyete ilişkin hükümler uygulanır.

Yüklemeli bağışlama:

            Bağışlayan bağışlamasına yüklemeler koyabilir. Bağışlayan, sözleşme gereğince bağışlanan tarafından kabul edilmiş olan yüklemelerin yerine getirilmesini isteyebilir. Kamu yararına olarak bağışlamaya konulmuş olan bir yüklemenin yerine getirilmesini isteme yetkisi, bağışlayanın ölümünden sonra, ilgili kamu kurumuna geçer. Bağışlama konusunun değeri, yüklemenin yerine getirilmesi masraflarını karşılamaz ve aşan kısım kendisine ödenmezse bağışlanan, yüklemeyi yerine getirmekten kaçınabilir.

Bağışlayana dönme koşullu bağışlama:

            Bağışlayan, bağışlananın kendisinden önce ölmesi durumunda, bağışlama konusunun kendisine dönmesi koşulunu koyabilir. Bağışlama konusu, taşınmaza veya taşınmaz üzerindeki bir ayni hakka ilişkin ise, bağışlayana dönme koşulu tapu siciline şerh verilebilir.

Bağışlama önerisinin geri alınması:

            Bir kimse başkasına bağışlamayı önerdiği bir malı, başka mallarından fiilen ayırmış olsa bile, bağışlananın kabulüne kadar, bağışlama önerisini geri alabilir.

            Yargıtay 6.Hukuk Dairesinin 12.05.2014 tarihli kararı:

            Dava, ziynet eşyalarının aynen iadesi, mümkün değilse bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Davalı koca tarafından davacı aleyhine, eşinin telefonuna cinsel içerikli mesajlar geldiği, eşine karşı güveninin sarsıldığı belirtilerek boşanma davası açmış ve davalının kusurlu davranışları sonucu evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı gerekçesiyle tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Düğün sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılırsa takılsın kendisine bağışlanmış sayılır.

            Düğünde davacıya bağışlanan ziynetlere dair olarak bağıştan rücu koşullarının oluşup oluşmadığı, kesinleşen boşanma davası dikkate alınarak bağışlamanın geri alınması koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği üzerinde durularak sonucuna göre karar verilmesi gerekir.(2)

Bağışlayanın sorumluluğu:

            Bağışlayan, bağışlamadan doğan zarardan bu zarara ağır kusuruyla sebep olmadıkça, bağışlanana karşı sorumlu değildir. Bağışlayan, bağışlanılan şey veya alacak hakkında ayrıca garanti sözü vermişse, bununla sorumlu olur.

Bağışlamanın ortadan kalkması:

         Bağışlayan, aşağıdaki durumlardan biri gerçekleşmişse, elden bağışlamayı veya yerine getirdiği bağışlama sözünü geri alabilir ve bağışlananın istem tarihindeki zenginleşmesi ölçüsünde, bağışlama konusunun geri verilmesini isteyebilir:

* Bağışlanan, bağışlayana veya yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemişse,

* Bağışlanan, bağışlayana veya onun ailesinden bir kimseye karşı kanundan doğan yükümlülüklerine önemli ölçüde aykırı davranmışsa,

* Bağışlanan, yüklemeli bağışlamada haklı bir sebep olmaksızın yüklemeyi yerine getirmemişse.

 Bağışlama sözü vermenin geri alınması ve ifadan kaçınma:

 Bağışlama sözü veren, aşağıdaki durumlarda sözünü geri alabilir ve onu ifadan kaçınabilir:

*Elden bağışlanılan bir malın geri verilmesini isteyebileceği sebeplerden biri varsa.

* Mali durumu, sonradan sözün yerine getirilmesini kendisi için olağanüstü ağır kılacak ölçüde değişmişse.

* Bağışlama sözü verdikten sonra, kendisi için yeni aile yükümlülükleri doğmuş veya bu yükümlülükleri önemli ölçüde ağırlaşmışsa. Bağışlama sözü verenin borcunu ödeme güçsüzlüğü belirlenir veya iflasına karar verilirse, ifa yükümlülüğü ortadan kalkar.

Geri alma hakkının süresi ve mirasçılara geçmesi:

Bağışlayan, geri alma sebebini öğrendiği günden başlayarak bir yıl içinde bağışlamayı geri alabilir. Bağışlayan bir yıllık süre dolmadan ölürse, geri alma hakkı mirasçılarına geçer ve mirasçıları bu sürenin sona ermesine kadar bu hakkı kullanabilirler.  Bağışlayan, sağlığında geri alma sebebini öğrenememişse, mirasçıları, ölümünden başlayarak bir yıl içinde bağışlamayı geri alma hakkını kullanabilirler. Bağışlanan, bağışlayanı kasten ve hukuka aykırı olarak öldürür veya onun geri alma hakkını kullanmasını engellerse, mirasçıları bağışlamayı geri alabilirler.

Bağışlayanın ölümü:

            Aksi kararlaştırılmamışsa, dönemsel edimleri içeren bağışlama, bağışlayanın ölümüyle sona erer.

            Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 25.11.2014 tarihli kararı:

            Dava, muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişindir. Bağış hükmündeki taşınmazın temliki sebebiyle tenkis hükümleri uygulanacağından gerekli araştırmanın yapılması, koşulların varlığı halinde tenkise hükmedilmesi gerekir. Mahkemece, tenkis yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.(3)

         Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 03.04.2014 tarihli kararı:

           Dava, resmi nikâh olmadan yapılan evlilikte mehir olarak verilen taşınmazın evlilik birliğinin sona ermesi sonucu bağıştan rücu nedeniyle tapu iptali ve tescil talebine ilişkindir. Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın temlikinin satış olduğu, bağış olduğu iddiasının yazılı belge ile ispat edilemediği, öte yandan tarafların kendi muvazaalarına dayanamayacakları gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, davacı tarafın delil listesinde açıkça yemin deliline de dayandığı görülmektedir. Yazılı bir belgenin veya yazılı bir delil başlangıcının bulunmadığı durumda, iddia sahibinin son başvuracağı çare karşı tarafa yemin teklif etmektir. Yemin davayı sonuçlandıran yasal ve kesin delildir. 05.02.1947 tarih, 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca iddiasını yazılı delille kanıtlayamayan kimsenin karşı tarafa yemin teklif etme hakkının bulunduğu sabittir. Oysa eldeki davada davacıya bu olanak tanınmamıştır. Davacıya yemin teklif etme hakkının hatırlatılması, bu hakkın kullanılması halinde hâsıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekir.(4) 

Kaynakça:

(1)   Yargıtay 1.H:D: 2012-14491 E. 2013-3120 K.

(2)   Yargıtay 6.H.D. 2014-3491 E. 2014-6080 K

(3)   Yargıtay 1.H.D. 2014-7016 E. 2014-18300 K.

(4)   Yargıtay 1.H.D. 2014-4841 E. 2014-7106 K.



AVUKAT EROL TÜRK   

[email protected]