Tasfiyesi tamamlanan ve ticaret sicilinden kaydı silinen limitet şirketinin tüzel kişiliği sona erer. Bu tarihten sonra şirket adına vergi tahakkuk ettirilmesi halinde limitet şirket ortağı, şirketten tahsil imkânı kalmayan ve kesinleşen amme alacağından dolayı sorumlu tutulabilir. Ancak şirket adına kesinleşen vergi borcu nedeniyle ortağın takip edilebilmesi için 6183 sayılı Kanuna göre işlem yapılması gerekir. Şirket adına tahakkuk ettirilmesi gereken verginin ortak adına tahakkuk ettirilmesine olanak yoktur. Limitet şirketin vergi borcunun öncelikle şirket adına usulüne uygun olarak tahakkuk ettirilmesi ve borcun vadesinde ödenmemesi halinde ortağın sorumluluğu işletilmelidir. Bu yol izlenmeden ortak adına ek tahakkuk yapılması hukuka uygun değildir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 4369 sayılı Kanunun 21 maddesiyle değiştirilen 35'nci maddesine göre limitet şirket ortaklarının şirketten tahsil imkânı bulunmayan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumludur. 6183 sayılı kanunun 55'inci maddesine göre amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri ve mal bildiriminde bulunmaları bir ödeme emri ile tebliğ edilmelidir. Ödeme emrinde borcun aslı ve ferilerinin mahiyet ve miktarları, nereye ödeneceği, müddetinde ödenmediği veya mal bildiriminde bulunulmadığı takdirde borcun cebren tahsil ve borçlunun mal bildiriminde bulununcaya kadar hapis ile tazyik olunacağının ihtar edilmesi gerekir.
Kanunun emredici hükmüne uyulmadan limitet şirket ortağının, şirketten tahsil imkânı kalmayan ve kesinleşmiş amme alacağından dolayı sorumlu tutulması hukuken mümkün değildir. Şirket adına kesinleşen vergiler nedeniyle şirket ortağı adına ek tahakkuk yapılması hukuken mümkün değildir. (DANIŞTAY 7. D. 06.05.2014 T. 2011-753 E. 2014 K.)
6183 sayılı Kanuna tabi olmayan bir gelirin söz konusu kanuna göre tahsil edilmesi adli uyuşmazlığa ve görevlilerin sorumluluğuna neden olabilecektir. 6183 sayılı Kanuna göre tahsil edilmesi gereken bir alacağın genel hükümlere göre tahsili yoluna gidilip kamu idaresi aleyhine sonuçların ortaya çıkması halinde idari ve mali sorumluluk söz konusu olur. Bu nedenle, hangi alacakların 6183 sayılı Kanuna göre, hangilerinin genel hükümlere göre tahsil edileceğinin belirlenmesi büyük önem taşımaktadır.
6183 sayılı Kanuna göre tahsil edilecek alacaklarda ödeme süresi, gecikme zammı, ödeme emrine itiraz mercii, söz konusu alacakların korunması için 3. tarafa yüklenen sorumluluklar, haciz, teminat, tecil gibi konular düzenlenmiş ve alacağın tahsili konusunda kamu idaresine bir takım üstünlük ve ayrıcalıklar tanınmıştır.
Genel hükümlere göre tahsil edilecek alacaklar ise kural olarak borçlar hukuku hükümlerine göre tahsil edilecektir. Borçlunun temerrüde düşmesi halinde alacaklının (kamu idaresinin) talep hakları, zarar, tazminat hakları ile borcun sona ermesi gibi hususlar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir. Alacaklı tarafından rıza en ödenmeyen alacaklar İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre takip ve tahsil edilecektir.
6183 sayılı Kanuna göre kamu idareleri Devlet, il özel idareleri ve belediyeler olarak belirtilmiştir. Bu nedenle belediyelerin iktisadi işletmeleri gibi bu idarelere bağlı olarak faaliyet gösteren fakat ayrı tüzel kişiliği bulunan ve özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösteren kurumların alacaklarının 6183 sayılı Kanuna göre tahsili mümkün değildir.6183 sayılı Kanun kapsamına giren alacak türleri:
*Vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli alacakları ile bu alacaklara ait gecikme cezaları, faizler gibi diğer alacaklar
* İdarelerin akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve amme hizmetleri tatbikatından mütevellit olan diğer alacakları,
* Mahiyetleri ne olursa olsun, çeşitli kanunlarda 6183 sayılı Kanundan önce yürürlükte bulunan Tahsili Emval Kanununa göre tahsil edileceği belirtilen alacaklar,
* Mahiyetleri ne olursa olsun, özel kanunlarında 6183 sayılı Kanuna göre tahsil edileceği belirtilen alacaklar, hakkında bu kanun hükümleri tatbik olunur.
* Söz konusu kamu alacaklarının takip masrafları, hakkında bu kanun hükümleri uygulanır.
6183 sayılı Kanunun 3′üncü maddesinde para cezaları adli ve idari para cezaları şeklinde düzenlenmiştir. Takip masrafları ise; cebri icradan kaynaklanan işlemler sırasında yapılan zor kullanma, ilan, haciz, nakil ve muhafaza giderleri gibi her türlü giderler şeklinde tanımlanmıştır. 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu ile 1319 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nda yer alan bütün vergiler ve harçlar 6183 sayılı kanun kapsamındadır.
2464 sayılı Kanunun 98′inci maddesinde bu kanuna göre alınacak harcama katılma payları hakkında da 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Dolayısıyla, harcamalara katılma payları da vergi ve harçlar gibi 6183 sayılı Kanuna göre takip ve tahsil edilecektir. 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun idari para cezası başlıklı 17. maddesinde de; mahalli idareler tarafından verilen idarî para cezalarının ilgili kanunlarında aksine hüküm bulunmadığı takdirde, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil olunacağı belirtilmiştir. 5326 sayılı Kanun’da belediyeler tarafından ceza verilebilecek kabahat fiilleri, dilencilik, gürültü, rahatsız etme, işgal, çevreyi kirletme ve afiş asma başlıkları altında düzenlenmiştir.
Ecrimisil alacakları idare taşınmazlarının idarenin bilgisi veya izni dışında kullanılması yani işgal edilmesi karşılığında idarece takdir edilen bedellerin tahsili de 6183 sayılı kanuna göre tahsil edilir. 5018 sayılı Kanun’un kamu zararına ilişkin 71. maddesinde, tespit edilen kamu zararının 6183 sayılı Kanuna göre tahsil edileceğine dair herhangi bir hüküm yer almamaktadır. Bu konuda herhangi bir hükmün bulunmaması söz konusu alacakların 6183 sayılı Kanun dışındaki mevzuat hükümlerine göre tahsil edilmesi gerektiğine işaret etmektedir.
Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik kamu zararından doğan alacakların genel hükümlere yani borçlar hukuku hükümlerine göre takip ve tahsil edileceği belirtilmiştir. Su veya doğalgaz faturası alacakları 6183 sayılı Kanuna göre değil genel hükümlere göre takip edilecektir. Ücrete tabi işler de 6183 sayılı Kanuna göre değil genel hükümlere göre tahsil edilecektir.
İdareler sahip bulunduğu taşınmazları 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’na tabi ihaleyle kiraya verdikleri için söz konusu ihale sonucunda hak ve borçlar sözleşme ile hüküm altına alınmaktadır. Bu nedenle sözleşmeye bağlı alacaklar ile her türlü kira gelirleri 6183 sayılı Kanuna göre değil genel hükümlere göre tahsil edilecektir.
İdarenin menkul ve gayrimenkulleri Devlet İhale Kanunu’na göre ihaleyle satışa çıkarılmaktadır. Söz konusu ihale sonucunda borç ve haklar sözleşme ile hüküm altına alınmaktadır. 6183 sayılı Kanunda sözleşmeye bağlı alacakların söz konusu kanun kapsamında yer almadığı hükme bağlandığından idarenin her türlü kira gelirleri 6183 sayılı Kanuna göre değil genel hükümlere göre tahsil edilecektir.
AVUKAT EROL TÜRK
[email protected]
|