HUKUKİ MAKALELER
 Türkiye Barolar Birliği
 Yargıtay
 Danıştay
 Sayıştay
 İstanbul Barosu
 Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü

6331 Sayılı İş Sağlığı Ve Güvenliği Yasası

 

Özet: İş sağlığı ve güvenliği 6331 sayılı yasayla düzenlenmiştir.  İşveren, işyerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak, mevcut sağlık ve güvenlik şartlarının iyileştirilmesi için gerekli koşulları yerine getirmek ve gerekli araçları eksiksiz bulundurmakla yükümlü dür. Buna karşılık işçilerde iş sağlığı ve güvenliği konusunda usul ve yasalara, yönetmeliklere, işyerince belirlenmiş kurallara uymak zorundadırlar.

 

GENEL OLARAK:

            6331 sayılı yasa,  kamu ve özel sektöre ait bütün işlere ve işyerlerine, bu işyerlerinin işverenleri ile işveren vekillerine, çırak ve stajyerler de dâhil olmak üzere tüm çalışanlarına faaliyet konularına bakılmaksızın uygulanır. Bu yasa,  Türk Silahlı Kuvvetleri, genel kolluk kuvvetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı faaliyetleri, afet ve acil durum birimlerinin müdahale faaliyetleri, ev hizmetleri, kendi nam ve hesabına mal ve hizmet üretimi yapanlar ile hükümlü ve tutuklulara yönelik infaz hizmetleri yürütülen işyerlerinde uygulanmaz.

 

1-İşverenin genel yükümlülüğü:

         İşveren, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlüdür.

           a) İşveren, mesleki risklerin önlenmesi için eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbirin alınması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapmak zorundadır.

            b) İşveren, işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadığını izlemek, denetlemek ve uygunsuzlukların giderilmesini sağlamak zorundadır.

            c) İşveren, risk değerlendirmesi yapmak veya yaptırmak zorundadır.

            d) İşveren, çalışana görev verirken, çalışanın sağlık ve güvenlik yönünden işe uygunluğunu göz önünde bulundurmak zorundadır.

            e) İşveren yeterli bilgi ve talimat verilenler dışındaki çalışanların hayati ve özel tehlike arz eden yerlere girmemesi için gerekli tedbirleri almak zorundadır.

 Bu konuda işveren işyeri dışından uzman kişi ve kuruluşlardan hizmet alabilir ancak bu durum, işverenin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.

 Çalışanların iş sağlığı ve güvenliği alanındaki yükümlülükleri, işverenin sorumluluğunu etkilemez. İlgili yasa uyarınca işverenin sorumluluğunun varlığı için eylem ile zarar arasında illiyet bağının mevcut olması gerekir. Aksi takdirde işverene sorumluluk yükletilemez. Zararlı sonucun meydana gelmesinde işverenin kusurlu olup olmadığı, kusurlu ise kusur oranının mutlaka uzman bilirkişilerce tespit edilmesi gerekir.

Yargıtay Hukuk Genel Kururlunun 20.03.2013 tarihli kararı:

Sigortalının işletme şefi olarak görevlendirildiği, arazide elektrik hatlarındaki arızaların giderilip, işyerine dönülmesi sırasında, rahatsızlanarak geçirdiği kalp krizi sonucu hastaneye ulaştırılmasından önce öldüğü, açılan dava üzerine sigortalının kalp krizi sonucu ölümü olayının iş kazası olduğunun tespitine karar verildiği ve kararın onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır. İşverenin kusurlu olup olmadığı, varsa kusur oranının, ancak uzman bilirkişiler tarafından düzenlenecek kusur raporu ile tespit ve kanıtlanması mümkün olup, mahkemece murisin kalp krizi sonucu öldüğü gerekçesiyle kusur raporu alınmadan karar verilmesi isabetsizdir. (1)

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13.06.2018 tarihli kararı:

            Rücuen tazminat istemine ilişkin davada:  Lastik üretimi yapılan davalıya ait işyerinde lastik imal operatörü olarak çalışan sigortalının, çalıştığı süre zarfında üç kez ameliyat olduğu ve çeşitli defalar istirahat raporu aldığı anlaşılmaktadır. Sigortalının işyerinde fiilen çalıştığı süre,  yaptığı iş ile işyeri koşulları da gözetilerek hastalığının mesleki nitelikte olup olmadığı, uzman hekim bilirkişilerden işyeri koşulları ile hastalık arasında illiyet bağı olup olmadığı hususunda işveren ve sigortalının kusur oranı ve aidiyeti konusunda rapor alıp irdelenerek, sonucuna göre karar verilmelidir.  Hükme esas alınan bilirkişi raporunun 5510 Sayılı yasanın Md. 21/1 son cümlesi uyarınca kaçınılmazlık ilkesi değerlendirilmeden düzenlendiği açıktır.  Mahkemece mahallinde keşif yapılarak sigortalıda meydana gelen meslek hastalığının vuku bulduğu iş kolunda işçi sağlığı ve iş güvenliğinde uzman hekim bilirkişilerden rapor aldırılarak işyeri koşulları, işin niteliği ve yürütüm şartları, sigortalının gerçekleşen çalışmalarının meslek hastalığına etkisi, sigortalının ve işverenin kusuru ile kaçınılmazlık ilkesi ayrıntılı bir şekilde irdelenerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekir.  (2)

            Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 04.02.2019 tarihli kararı:

            Dava, iş kazasında vefat eden sigortalının kardeşlerinin manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir. Somut olayda, SGK müfettişi tarafından düzenlenen raporda dava harici tır sürücüsünün yüzde yüz oranında kusurlu olduğu tespit edilmişken, iş bu dosyada itibar edilen kusur raporunda davalı işverenlere kusur atfedildiği anlaşılmaktadır. 6331 Sayılı yasada işverenin sorumluluğu genişletilmekle beraber, bu sorumluluğun varlığı için eylem ile zarar arasında illiyet bağının varlığı gerekmektedir. Bu illiyet bağı ise yukarıda da işaret olunduğu üzere mücbir sebep, zarar görenin ve üçüncü kişinin ağır kusuru nedenlerinden biriyle kesilebilir.

            Mahkemece yapılacak iş öncelikle olayda 4857 Sayılı İş Kanununun 77. Maddesi mi, yoksa 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun yürürlük maddeleri göz önüne alınarak bu kanun hükümlerinin mi uygulanacağını açık olarak belirlemelidir. SGK müfettişi tarafından hazırlanan rapor ile mahkemece itibar edilen rapor arasındaki çelişkileri giderecek mahiyette trafik alanında uzmanlaşmış, İş sağlığı ve güvenliği uzmanı bilirkişi heyetinden rapor almak, olayda iş kazasını işverene bağlayan illiyet bağının dava harici tır sürücüsü eylemi ile kesilip kesilmediğini değerlendirerek sonucuna göre bir karar verilmesinden ibarettir.(3)

            Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 13.05.2019 tarihli kararı:

            Davada hükme esas alınan kusur raporunda işveren şirkette davacıya mesleki eğitimin verilmemesi nedeniyle işverene yüzde on beş oranında kusur yüklenmiştir.  İş kazası nedeniyle işverenin sorumluluğu kusursuz sorumluluğa dayanmadığı gibi, 6331 Sayılı yasada işverenin sorumluluğu genişletilmekle beraber, bu sorumluluğun varlığı için eylem ile zarar arasında illiyet bağının varlığı gerekmektedir. Bu illiyet bağı ise mücbir sebep, zarar görenin ve üçüncü kişinin ağır kusuru nedenlerinden biriyle kesilebilir. Olayda iş kazası dava harici üçüncü kişinin- müşterinin - davacıya hakaret etmesi, davacı işçinin de müşteriye hakareti sonucu çıkan kavgada üçüncü kişi tarafından bıçaklanmasıyla sonuçlanmıştır.  Bu yönüyle davalı işverenin 6331 Sayılı yasa kapsamında alabileceği bir önlemden bahsedilemez.  Meydana gelen iş kazası ile doğan zarar arasında illiyet bağı kesildiği için işveren zarardan sorumlu tutulamaz. (4)

İşveren, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin maliyetini çalışanlara yansıtamaz.

2-İşverenin uyması gereken ilkeler:

İşveren, yükümlülüklerini yerine getirirken uyması gereken kurallar yasayla düzenlenmiştir. Bu ilkeleri şu şekilde sıralayabiliriz.

* Risklerden kaçınmak,

* Kaçınılması mümkün olmayan riskleri analiz etmek, gerekli önlemleri almak,

* Risklerle kaynağında mücadele etmek,

* İşin kişilere uygun hale getirilmesi için işyerlerinin tasarımı ile iş donanımı, çalışma şekli ve üretim metotlarının seçiminde gerekli özeni göstermek, özellikle tekdüze çalışma ve üretim temposunun sağlık ve güvenliğe olumsuz etkilerini önleyici tedbirleri almak,  önlenemiyorsa en aza indirmek,

* Teknik gelişmelere uyum sağlamak,

* Tehlikeli olanı, tehlikesiz veya daha az tehlikeli olanla değiştirmek,

* Teknoloji, iş organizasyonu, çalışma şartları, sosyal ilişkiler ve çalışma ortamı ile ilgili faktörlerin etkilerini kapsayan tutarlı ve genel bir önleme politikası geliştirmek,

* Toplu korunma tedbirlerine öncelik vermek,

* Çalışanlara çalışmalarıyla ilgili olarak uygun talimatlar vermek zorundadır.

            Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 16.02.2015 tarihli kararı:

            İş kazasında yaşamını yitiren sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi zararlarının karşılanması istemlerine ilişkin davada; Davacılar yakınının ölümüyle neticelenen olay, kasten adam öldürme hadisesi olup, ceza yargılaması neticesinde ortaya çıkan maddi hakikatler çerçevesinde bu öldürme hadisesinde taraflar arasında önceye dayalı bir husumetin etkili olduğu açıktır. Bilirkişi heyetince davalı işveren Belediyeye yüzde kırk oranında kusur atfedilmişse de kusur raporunda belirtilen gerekçelerin bir kısmının somut olaya uygun düşmemesi sebebiyle davalı Belediye için belirlenen bu kusur oranının fazla olduğu ortadadır. Yapılması gereken iş; iş güvenlik uzmanlarından oluşan bir heyete yeniden inceletip tüm delilleri bir arada gözeterek maddi ve manevi tazminat davaları bakımından neticeye varmaktan ibarettir. (5)

 

3-İş sağlığı ve güvenliği hizmetleri:

            Mesleki risklerin önlenmesi ve bu risklerden korunmasına yönelik çalışmaları da kapsayacak, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin sunulması için işveren; Çalışanları arasından iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve on ve daha fazla çalışanı olan çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde diğer sağlık personeli görevlendirir. Çalışanları arasında belirlenen niteliklere sahip personel bulunmaması hâlinde, bu hizmetin tamamını veya bir kısmını ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden hizmet alarak yerine getirebilir. Ancak belirlenen niteliklere ve gerekli belgeye sahip olması hâlinde, tehlike sınıfı ve çalışan sayısı dikkate alınarak, bu hizmetin yerine getirilmesini kendisi üstlenebilir. Belirlenen niteliklere ve gerekli belgeye sahip olmayan ancak elliden az çalışanı bulunan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyeri işverenleri veya işveren vekili tarafından Bakanlıkça ilan edilen eğitimleri tamamlamak şartıyla işe giriş ve periyodik muayeneler ve tetkikler hariç iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini yürütebilirler.

            Görevlendirdikleri kişi veya hizmet aldığı kurum ve kuruluşların görevlerini yerine getirmeleri amacıyla araç, gereç, mekân ve zaman gibi gerekli bütün ihtiyaçlarını karşılar.

İşyerinde sağlık ve güvenlik hizmetlerini yürütenler arasında iş birliği ve koordinasyonu sağlar. Görevlendirdikleri kişi veya hizmet aldığı kurum ve kuruluşlar tarafından iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili mevzuata uygun olan ve yazılı olarak bildirilen tedbirleri yerine getirir. Çalışanların sağlık ve güvenliğini etkilediği bilinen veya etkilemesi muhtemel konular hakkında; görevlendirdikleri kişi veya hizmet aldığı kurum ve kuruluşları, başka işyerlerinden çalışmak üzere kendi işyerine gelen çalışanları ve bunların işverenlerini bilgilendirir. Tam süreli işyeri hekimi görevlendirilen işyerlerinde, diğer sağlık personeli görevlendirilmesi zorunlu değildir.

4- İşyeri hekimliği ve iş güvenliği uzmanları:

         İşyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanlarının hak ve yetkileri, görevlerini yerine getirmeleri nedeniyle kısıtlanamaz. Bu kişiler, görevlerini mesleğin gerektirdiği etik ilkeler ve mesleki bağımsızlık içerisinde yürütürler. İşverene iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili konularda rehberlik ve danışmanlık yapmak üzere görevlendirilen işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı, görev aldığı işyerinde göreviyle ilgili mevzuat ve teknik gelişmeleri göz önünde bulundurarak iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili eksiklik ve aksaklıkları, tedbir ve tavsiyeleri belirler. Bunları işverene yazılı olarak bildirir. Eksiklik ve aksaklıkların düzeltilmesinden, tedbir ve tavsiyelerin yerine getirilmesinden işveren sorumludur. 

Bildirilen eksiklik ve aksaklıkların acil durdurmayı gerektirmesi veya yangın, patlama, göçme, kimyasal sızıntı ve benzeri acil ve hayati tehlike arz etmesi, meslek hastalığına sebep olabilecek ortamların bulunmasına rağmen işveren tarafından gerekli tedbirlerin alınmaması hâlinde, bu durum işyeri hekimi veya iş güvenliği uzmanınca, Bakanlığın yetkili birimine, varsa yetkili sendika temsilcisine, yoksa çalışan temsilcisine bildirilir.

 Bildirim yapmadığı tespit edilen işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanının belgesi üç ay, tekrarında ise altı ay süreyle askıya alınır. Bu bildirimden dolayı işvereni tarafından işyeri hekimi veya iş güvenliği uzmanının iş sözleşmesine son verilemez ve bu kişiler hiçbir şekilde hak kaybına uğratılamaz. Aksi takdirde işveren hakkında bir yıllık sözleşme ücreti tutarından az olmamak üzere tazminata hükmedilir. İşyeri hekimi veya iş güvenliği uzmanının iş kanunları ve diğer kanunlara göre sahip olduğu hakları saklıdır. Açılan davada, kötü niyetle gerçek dışı bildirimde bulunduğu mahkeme kararıyla tespit edilen kişinin belgesi altı ay süreyle askıya alınır

            İş güvenliği uzmanları, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin yürütülmesindeki ihmallerinden dolayı, hizmet sundukları işverene karşı sorumludur.

Çalışanın ölümü veya maluliyetiyle sonuçlanacak şekilde vücut bütünlüğünün bozulmasına neden olan iş kazası veya meslek hastalığının meydana gelmesinde ihmali tespit edilen iş güvenliği uzmanının yetki belgesi askıya alınır.

5-İş sağlığı ve güvenliği kurulu:

         Elli ve daha fazla çalışanın bulunduğu ve altı aydan fazla süren sürekli işlerin yapıldığı işyerlerinde işveren, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili çalışmalar yapmak üzere bir kurul oluşturmak zorundadır. İşveren, iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına uygun olarak bu kurul tarafından alınan kararları uygulamak mecburiyetindedir.

            Aynı çalışma alanını birden fazla işverenin paylaşması durumunda işverenler, işyerinde iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin uygulanmasında iş birliği yapmak zorundadır. Yapılan işin niteliğine göre mesleki risklerin önlenmesi ve bu risklerden çalışanların korunması için çalışmalarını eşgüdüm içinde yapmak, birbirlerini ve çalışan temsilcilerini bu riskler konusunda bilgilendirmek zorundadır.

            İş hanları, sanayi bölgeleri veya sanayi siteleri gibi yerlerde, iş sağlığı ve güvenliği konusundaki eşgüdüm yönetim tarafından sağlanır. Yönetim, işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği yönünden diğer işyerlerini etkileyecek tehlikeler hususunda gerekli tedbirleri almaları için işverenleri uyarmak zorundadır.

6-İşin durdurulması ve yeniden başlatılması:

         İşyerinde ana bina ve eklentilerinde, çalışanlar için hayati tehlike oluşturan bir durum tespit edildiğinde, tehlike giderilinceye kadar, hayati tehlikenin niteliği ve bu tehlikeden doğabilecek riskin etkileyebileceği alan ile çalışanlar dikkate alınarak, işyerinin bir bölümünde veya tamamında iş durdurulur. Ayrıca çok tehlikeli sınıfta yer alan maden, metal ve yapı işleri ile tehlikeli kimyasallarla çalışılan işlerin yapıldığı veya büyük endüstriyel kazaların olabileceği işyerlerinde, risk değerlendirmesi yapılmamış olması durumunda da iş durdurulur. İşveren, işin durdurulması sebebiyle işsiz kalan çalışanlara ücretlerini ödemekle yükümlüdür. İşveren işin durdurulmasını gerektiren hususları giderdikten sonra Bakanlığa yazılı olarak bildirimde bulunur ve en geç yedi gün içinde işyerinde bakanlıkça inceleme yapılarak işverenin talebi sonuçlandırılır.

7-İş kazası ve meslek hastalıklarının kayıt ve bildirimi:

            İşveren, bütün iş kazalarının ve meslek hastalıklarının kaydını tutmalı, gerekli incelemeleri yapmalı bunlar ile ilgili raporları düzenlemelidir.  İşyerinde meydana gelen ancak yaralanma veya ölüme neden olmadığı halde işyeri ya da iş makinelerinin araç ve gereçlerin zarara uğramasına yol açan veya çalışan, işyeri ya da iş makinelerini zarara uğratma potansiyeli olan olayları inceleyerek bunlar ile ilgili raporları düzenlemek zorundadır.  İşveren, iş kazalarını kazadan sonraki üç iş günü içinde SGK ya bildirmelidir.  Yine sağlık hizmeti sunucuları veya işyeri hekimi tarafından kendisine bildirilen meslek hastalıklarını, öğrendiği tarihten itibaren üç iş günü içinde SGK ya bildirimde bulunmalıdır.

          İşyeri hekimi veya sağlık hizmeti sunucuları, meslek hastalığı ön tanısı koydukları vakaları, SGK tarafından yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularına sevk eder.

Sağlık hizmeti sunucuları kendilerine intikal eden iş kazalarını, yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucuları ise meslek hastalığı tanısı koydukları vakaları en geç on gün içinde SGK ya bildirmek zorundadır.

8-Acil durumlar:

            İşveren, güvenli bir çalışma ortamı yaratmak için, işyerinde kullanılan maddeleri, makineleri ile çevre şartlarını dikkate alarak meydana gelebilecek acil durumları önceden değerlendirmek, çalışanları ve çalışma çevresini etkilemesi mümkün ve muhtemel acil durumları belirlemek,  bunların olumsuz etkilerini önlemek için gerekli tedbirleri almak zorundadır.

 Acil durumların olumsuz etkilerinden işyerini ve çalışanları korumak üzere gerekli ölçüm ve değerlendirmeleri yaparak, acil durum planlarını hazırlamak zorundadır. Acil durumlarla mücadele için işyerinin büyüklüğü ve taşıdığı özel tehlikeler, yapılan işin niteliği, çalışan sayısı ile işyerinde bulunan diğer kişileri dikkate alarak önleme, koruma, tahliye, yangınla mücadele, ilk yardım ve benzeri konularda uygun donanıma sahip ve bu konularda eğitimli yeterli sayıda kişiyi görevlendirmelidir.  Gerekli araç ve gereçleri sağlayarak eğitim ve tatbikatları yaptırmak ve ekiplerin her zaman hazır bulunmalarını sağlamak zorundadır.

Özellikle ilk yardım, acil tıbbi müdahale, kurtarma ve yangınla mücadele konularında, işyeri dışındaki kuruluşlarla irtibatı sağlayacak gerekli düzenlemeleri yapmalıdır.

9-Sonuç:

            4857 sayılı iş yasası, işveren ile işçi arasındaki ilişkileri düzenlemektedir. 6331 sayılı yasa ise iş sağlığı ve güvenliği yasası olup bir işyerinde çalışan işçilerin sağlığı ve güvenliği ile ilgili yapılması gerekenleri, işveren tarafından alınması gereken önlemleri, işçilerin tehlikelere karşı eğitimi, işçilerin işyerinde davranışları, müşteriyle ilişkileri gibi konuları düzenlemektedir.

            İşyerinde meydana gelen iş kazasından veya çalışma koşullarının yarattığı meslek hastalıklarından işveren sorumludur.  İş kazası veya meslek hastalığında işçi kendi kusursuzluğunu ve maddi olayı da kanıtlamak zorundadır. İşveren, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini vermek ve gerekli önlemleri işyerinde sağlamakla yükümlüdür. İşverenin gerekli tedbirleri almasına, işçilerini tehlikelere karşı eğitmesine rağmen işyerinde iş kazasının meydana gelmesine işçinin kendi kusurlu davranışı sebep olmakta ise bu durumda tazminatın ödenmesinde kusur oranı değerlendirilecektir. 6331 sayılı yasanın amacı da işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması ve mevcut sağlık ve güvenlik şartlarının iyileştirilmesi için işveren ve çalışanların görev, yetki, sorumluluk, hak ve yükümlülüklerini düzenlemektir şeklinde açıklanmıştır. 6331 sayılı yasanın yürürlüğe girmesiyle 4857 sayılı yasanın iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili Md.77 ve devamı maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır.

YAKLAŞIM 2022 MAYIS

Kaynakça:

(1)Y.H.G.K. 2015/21-1121 E. 2013-386 K.

(2)Y.H.G.K. 2015/10-1100 E. 2018-1185 K.

(3) Yargıtay 21. H.D. 2018-1157 E. 2019-474 K.

(4) Yargıtay 21. H.D. 2018-5342 E. 2019-3645 K.

(5) Yargıtay 21. H.D. 2014-23286 E. 2015-2550 K.