HUKUKİ MAKALELER
 Türkiye Barolar Birliği
 Yargıtay
 Danıştay
 Sayıştay
 İstanbul Barosu
 Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü

Borçlunun Temerrüdü 

          Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyi niyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır. Borçlu alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer.

 

1-Yasal düzenleme:

            Borçlunun temerrüdü eski Borçlar yasası Md. 101 de, yeni Borçlar yasası Md. 117 de düzenlenmiştir. Temerrüt kısaca borçlunun borcunu ödemekte gecikmesidir. Borçlunun borcunu ödemekte gecikmesi sorumluluğunu arttırır. Borçlunun vadesi gelen bir borcunu ödemekte gecikmesi kazaen gerçekleşen bir olaydan kaynaklansa dahi borçlu alacaklının uğradığı zarardan sorumlu olur. Borçlunun borcunu ödemekte gecikmesinde kusuru varsa sorumluluğu daha da artar. Borçlunun temerrüdü borca aykırılığın özel bir şeklidir.

            Temerrüdün gerçekleşmesi için herhangi bir ifa imkânsızlığının olmaması gerekir. İfa mümkün olduğu halde borçlunun borcunu ödemekte gecikmesi gerekir. Borçlar yasasında temerrüdün net bir tanımı yapılmamıştır. Ancak yasa metninden bir tanım çıkarmak mümkündür. Doktrinde temerrüt, borcun vadesinin gelmiş olması, ifa imkânsızlığı olmaması, ifası istenecek bir borcun ihtara ve ek süre verilmiş olmasına rağmen zamanında ödenmemesi durumunda ortaya çıkan hukuki bir durum diye tanımlanır. Borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür. Borç gereği gibi ifa edilmezse, ifa imkânsızlığı yoksa borcun tamamını veya bir kısmını gereği gibi ifa etmezse borçlu temerrüde düşmüş kabul edilir ve geç ifadan dolayı alacaklının uğradığı zararı gidermekle yükümlü olur.

2-Yapma ve yapmama borçlarında temerrüt:

            Yapma borcu, borçlu tarafından ifa edilmediği takdirde alacaklı, masrafı borçluya ait olmak üzere edimin kendisi veya başkası tarafından ifasına izin verilmesini isteyebilir, ayrıca her türlü giderim isteme hakkı saklıdır. Yapmama borcuna aykırı davranan borçlu, bu aykırı davranışının doğurduğu zararı gidermekle yükümlüdür. Alacaklı, ayrıca borca aykırı durumun ortadan kaldırılmasını veya bu konuda masrafı borçluya ait olmak üzere kendisinin yetkili kılınmasını yetkili asliye hukuk mahkemesinden isteyebilir.

            Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 28.01.2014 tarihli kararı:

            Boşanma anlaşmasında yer alan ortak çocuklar adına iki taşınmaz alınacağına ilişkin hüküm, çocuklar bakımından üçüncü kişi yararına bir edim yükümlülüğüdür. Kendi adına sözleşme yapan kişi, sözleşmeye üçüncü kişi yararına bir edim yükümlülüğü koydurmuşsa, edimin üçüncü kişiye ifa edilmesini isteyebileceği gibi, üçüncü kişi veya üçüncü kişiye halef olanlar da, tarafların amacına veya örf ve âdete uygun düştüğü takdirde edimin ifasını isteyebilir. Davacı, boşanma anlaşmasındaki kendisine düşen edimi, kararın kesinleşmesinden sonra yerine getirdiği halde, davalı edimini ifa etmemiş, kendisine isnat olunamayan haller sebebiyle ifanın mümkün olmadığına ilişkin bir sebep de ileri sürmemiştir. Yapma borcu, borçlu tarafından ifa edilmediği takdirde alacaklı, masrafı borçluya ait olmak üzere edimin kendisi veya başkası tarafından ifasına izin verilmesini isteyebilir.(1)

            Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 15.01.2019 tarihli kararı:

            Dava; arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan eksik ve ayıplı işler bedeli ile yapı kullanma izin belgesi masraflarının tahsili için, sözleşmede yükleniciye bırakılan bağımsız bölümün satışına-nama ifaya-yetki ve izin verilmesi istemine ilişkindir. Yapma borcu borçlu tarafından ifa edilmediği takdirde, alacaklı- iş sahibi- gideri borçluya ait olmak üzere edimin kendisi veya başkası tarafından ifasına izin verilmesini mahkemeden isteyebilir. Mahkeme bilirkişi marifetiyle eksik ve ayıplı iş kalemlerini ve bunların tamamlanması giderlerini ve ayrıca yapı kullanma izin belgesi için gereken giderleri saptayıp ifaya izin kararı verir. Somut olayda, davalının eser sözleşmesinden kaynaklanan edimini, sözleşme uyarınca tamamen ifa etmediği toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Mahkemece eksik ve kusurlu işler bedeli bilirkişiye hesaplattırılmıştır. Nama ifaya izin kapsamında yüklenici, verilen sürede saptanan bedeli depo etmemiştir. Satışı istenen bağımsız bölümün değerinin yüksek olması nama ifa amacıyla satışına engel sayılamaz. Mahkeme bağımsız bölümün satışına, tüm masrafların satış bedelinden karşılanmasına karar vermelidir.  (2) 

3-Temerrüdün koşulları:

            Bir hukuki ilişkide borçlunun temerrüdünden bahsedebilmek için öncelikle;

a-      Taraflar arasında geçerli bir sözleşme olmalıdır. Taraflar arasında geçerli bir sözleşme yoksa temerrüt hükümleri uygulanmaz.

b-      Borcun ifasının mümkün olması gerekir.  Borç ifa imkânsızlığı nedeniyle yerine getirilemiyorsa temerrüt hükümleri uygulanmaz. Borç henüz vadesi gelmeden önce imkânsız hale gelmişse ve ifa imkânsızlığında borçlunun kusuru yoksa borç geçersiz hale gelir. İfa imkânsızlığı borçlu temerrüde düştükten sonra meydana gelirse, bu durumda imkânsızlığa kadar olan devre için temerrüt hükümleri uygulanır. İmkânsızlıktan sonra ise imkânsızlık hükümleri uygulanır. İfa imkânsızlığı akdin kurulmasından önceye ait ise sözleşme yok hükmündedir. (3)

c-       Borç muaccel olmalıdır. Muaccellik kavramı, borcun ifasının istenebileceği ve borçlu tarafından edimin alacaklıya sunulabileceği anı ifade eder. Borçlunun temerrüde düşmesi için borcun muaccel olması tek başına yeterli değildir. Aynı zamanda borçlunun ifadan kaçınmasını mümkün kılan bir defi haklına sahip olmaması gerekir.

d-     Borçluya borcunu ifa etmesi için ihtarda bulunulmalıdır. Borçlunun temerrüde düşmesi için kural olarak borcun muaccel olması yeterli değildir. Ayrıca borçlunun alacaklının ihtarı ile temerrüde düşürülmesi gerekir. İhtarın amacı, alacaklının borçludan alacağını istemesi ve ifayı kabule hazır olduğunu bildirmesidir. Temerrüde düşmede borçlunun kusuru aranmaz. Kusur temerrüdün sonuçlarını ağırlaştırır. Alacaklı ihtarda alacağı talep iradesini kesin olarak belirtmeli ve borçluya edimini zamanında yerine getirmediği takdirde temerrüdün sonuçlarından sorumlu olacağını hatırlatmalıdır. İhtar herhangi bir şekil şartına tabi değildir. İhtar karşı tarafa ulaşmakla hüküm ifade eder. Borcun ödenme zamanı açık bir vadeye bağlanmışsa ihtara gerek yoktur. Vadenin gelmesiyle borç muaccel hale gelmiştir. (4)

e-      Alacaklı edimi kabule hazır olmalıdır. Alacaklı edimin ifası için gerekli hazırlıkları yapmış olmalıdır. Alacaklının sunulan ifayı kabul etmekten kaçınması halinde borçlu temerrütten kurtulur bu durumda alacaklı temerrüde düşer.

f-       Borçlunun edimi ifadan kaçınma hakkı bulunmamalıdır. Borçlunun ifadan kaçınma hakkı varsa yani bir ödemezlik defi ileri sürerse ifadan kaçınma borca aykırı olmadığı gibi temerrütte söz konusu olmaz. (5)

g-      Borcun ifa edilmemesi borca aykırı bir davranış olmalıdır. Borcun muaccel olması, borçlu tarafından derhal yerine getirilmesi yükümlülüğünü ifade etmez. Borçlunun muaccel bir borcu ifa yükümlülüğü, alacaklı tarafından talep edilmesi halinde doğar.  Muaccel bir borcu ifa etmeyen borçlu bu haliyle borca aykırı davranmış olmaz. Borçlar yasası muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarı ile temerrüde düşer demektedir. Muaccel borcun borçlusu alacaklının ihtarını bekleyecektir. Kesin vadeye bağlanmış borçlarda alacaklının ihtarı aranmayacağı için vade gününde borcunu ifa etmeyen borçlu temerrüde düşmüş olur. Temerrüdün gerçekleşmesi için borçlunun kusuru şart değildir. Borçlu, genel olarak her türlü kusurdan sorumludur. Borçlunun sorumluluğunun kapsamı, işin özel niteliğine göre belirlenir. İş özellikle borçlu için bir yarar sağlamıyorsa, sorumluluk daha hafif olarak değerlendirilir.

h-      İfa etmeme borca aykırı bir davranış olmalıdır. Borcun muaccel olması bunun borçlu tarafından derhal yerine getirilmesi yükümlülüğünü ifade etmez. Borçlunun muaccel bir borcu ifa yükümlülüğü alacaklının talep etmesi halinde doğar. Temerrütte, muaccel bir borcun ihtarın yapılması veya kesin vadeye bağlanmış bir borcun vadesinde ifa edilmemesi söz konusudur.  Borçlunun ihtara rağmen veya vadesi gelmiş olmasına rağmen borcunu ifa etmemesi borcun ihlalidir akde aykırılıktır. Haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler, kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hâllerine de uygulanır.

i-        Borçlu temerrüdünün sona ermesi, borçlunun borcunu ifa etmesiyle sona erer. Ancak son bulma tarihine kadar temerrüdün hükümleri -gecikme faizi ve alacaklının uğradığı zararlar varsa- uygulanır.

 

Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 11.06.2019 tarihli kararı:

Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosya kapsamı itibariyle davacı tarafından

Davalı takip tarihinden önce temerrüt ihtarı çekilerek temerrüde düşürüldüğü iddia ve ispat edilmediğinden asıl alacaklara takipten itibaren faize hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde takip öncesi için işlemiş faize de hükmedilerek karar verilmesi doğru görülmemiştir. (6)       

            Yargıtay 15. Hukuk dairesinin 06.02.2020 tarihli kararı:

            Uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, asıl dava iş bedelinin tahsili, karşı dava ise kira kaybı ve eksik işlerin daha pahalıya yaptırılmasından kaynaklanan zararın tazmini istemlerine ilişkindir. Taraflar arasında eser sözleşmesi imzalanmış ve sözleşmenin 15. maddesinde yapılacak işlerin fiyat listesi ve dökümü hüküm altına alınmış, yapılacak işin bedeli 108.000,00 TL olarak belirlenmiştir. Bu haliyle sözleşmedeki bedel, götürü bedeldir. Eser sözleşmesinde bedel götürü olarak belirlenmişse yüklenici, eseri o bedelle meydana getirmekle yükümlüdür. Eser, öngörülenden fazla emek ve masrafı gerektirmiş olsa bile yüklenici, belirlenen bedelin artırılmasını isteyemez. Götürü bedelli işlerde, yüklenicinin hak ettiği iş bedelinin saptanması ya da iş sahibinin ödemesinin fazla olup olmadığının belirlenmesi için gerçekleştirilen imalâtın eksik ve kusurlar da dikkate alınarak tüm işe oranının tespiti gerekir. Bulunacak bu oranın toplam iş bedeline yani dava konusu uyuşmazlıkta 108.000,00 TL'ye uygulanarak hak edilen bedelin saptanması gerekir. Hüküm altına alınan alacağa dava tarihinden önce asıl dosya davalısı temerrüde düşürülmediğinden ve sözleşmede kesin vade de olmadığından dava tarihinden faiz işletilmesi gerekir. (7)

            Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 25.12.2019 tarihinde:

            Zamanaşımına uğrayan ve bu nedenle kambiyo senedi vasfını kaybederek yazılı delil başlangıcına dönüşen bonodaki vade tarihinin; temel ilişkiye dayanılarak yapılan bir takip veya açılan bir davada temerrüde esas alınamayacağına karar vermiştir. (8)

4- Temerrüdün Sonuçları:

         a-Gecikme tazminatı;

            Temerrüde düşen borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat etmedikçe, borcun geç ifasından dolayı alacaklının uğradığı zararı gidermekle yükümlüdür. Alacaklı sadece ifayı isteyebileceği gibi, gecikmiş ifa nedeniyle uğradığı zararı tazmin edilmesini de isteyebilir. Gecikme tazminatı, gecikmenin değil temerrüdün sonucudur. Temerrüt yoksa sadece ifadaki gecikme, tazminatı talebine olanak vermez. Gecikme tazminatı, borcun ifasındaki gecikmeden doğan fiili zararla, yoksun kalınan karı kapsar. Örnek vermek gerekirse borçlunun ifadaki gecikmesi nedeniyle teslim edilmeyen mal yerine kiraladığı şey için ödediği ücreti veya üçüncü şahsa zamanında teslim edemediği mallar için ödediği cezai şartı, depo kirası vs. giderleri ve başkasına yapacağı satıştan elde edeceği karı alacaklı talep eder. (9)               Gecikme tazminatı talep edebilmek için borçlunun temerrüde düşmesi yeterlidir. Tazmin edilecek zarar müspet zarardır. Müspet zarar temerrüde düşülmeden borç ifa edilseydi alacaklının malvarlığında meydana gelecek artış ile geç ifadan dolayı alacaklının malvarlığı arasında meydana gelen farkı ifade eder. 

            Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 14.03.2019 tarihli kararı:

            Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı gecikme tazminatı istemine ilişkindir. Gecikme tazminatı, kural olarak, sözleşmede kararlaştırılan teslim tarihinden, eserin eksiksiz ve ayıpsız olarak sözleşmeye uygun biçimde teslim edildiği tarihe kadar ya da iş sahibinin teslimden önce bağımsız bölümü fiilen kullanmaya başladığı veya üçüncü kişiye kiraya verdiği ya da sattığı tarihe kadar istenebilir.

Davacı arsa sahibine düşen bağımsız bölümlerin her biri için gecikme tazminatına ancak sözleşmede kararlaştırılan teslim tarihi ile bunların gerçekleştiği tarih arasındaki süre için hükmedilmelidir.(10)

b. Beklenmedik hâlden sorumluluk:

Temerrüde düşen borçlu, beklenmedik hâl sebebiyle doğacak zarardan sorumludur.

Borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını veya borcunu zamanında ifa etmiş olsaydı bile beklenmedik hâlin ifa konusu şeye zarar vereceğini ispat ederek bu sorumluluktan kurtulabilir. Temerrüde düşen borçlu, kazadan doğacak zarardan da sorumludur. Temerrütten itibaren meydana gelecek hasar borçluya ait olacaktır. Edimin temerrütten sonra kısmen veya tamamen yok olmasından borçlu sorumludur. Malın ekonomik değerinin düşmesinden de sorumludur.

            Borçlu temerrüde düşmesinde kendisinin hiçbir kusuru olmadığını ispat ederek meydana gelen kazadan doğacak zarardan sorumlu olmaz. Borçlu ifayı zamanında yapmış olsaydı dahi kazanın alacaklının zararına olarak meydana geleceğini ispat ederek sorumluluktan kurtulur.(11)

c- Temerrüt faizi:

Borçlunun temerrüdünde uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, yürürlükte olan mevzuat hükümlerinde belirlenmiş olan yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz.

Akdi faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdi faiz oranı da yürürlükte olan mevzuat hükümlerinde belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdi faiz oranı geçerli olur.

            Faiz veya irat borcunu ya da bağışladığı bir miktar parayı ödemekte temerrüde düşen borçlu, icra takibine girişildiği veya dava açıldığı günden başlayarak, temerrüt faizi ödemekle yükümlüdür. Buna aykırı olarak yapılan anlaşmalar, ceza koşulu hükümlerine tabi olur.

Temerrüt faizine, ayrıca temerrüt faizi yürütülemez.

            d-Aşkın zarar:

            Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür. Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine yargıç, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.

            Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin 17.09.2014 tarihli kararı:

            Alacaklı, uğradığı zararın kendisine ödenen temerrüt faizinden fazla olduğunu ispat etmek zorundadır. Soyut enflasyonun ya da bankalarda mevduat için ödenen faizin temerrüt faizinden yüksek oranda olması munzam zararın gerçekleştiği ve kanıtlandığı anlamına gelmez. Burada davacının kanıtlaması gereken husus enflasyon ve mevduat faizinin yüksekliği gibi genel olgular değil, kendisinin şahsen ve somut olarak geç ödemeden dolayı gördüğü zararı Kanıtlamalıdır. (12) 

5-Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde temerrüt:

         Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde, taraflardan biri temerrüde düştüğü takdirde diğeri, borcun ifa edilmesi için uygun bir süre verebilir veya uygun bir süre verilmesini yetkili mahkemeden isteyebilir.

            Ancak aşağıda sıraladığımız durumlarda süre verilmesine gerek yoktur.

*Borçlunun içinde bulunduğu durumdan veya tutumundan süre verilmesinin etkisiz olacağı anlaşılıyorsa.

* Borçlunun temerrüdü sonucunda borcun ifası alacaklı için yararsız kalmışsa.

* Borcun ifasının, belirli bir zamanda veya belirli bir süre içinde gerçekleşmemesi üzerine, ifanın artık kabul edilmeyeceği sözleşmeden anlaşılıyorsa bu durumlarda süre verilmez.

 

            Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 15.06.2020 tarihli kararı:

            Dava, eser sözleşmesinin sona erdirilmesi sebebiyle fazla ödenen iş bedelinin iadesi ve uğranılan zararın tazmini istemlerine ilişkindir. Uzman teknik bilirkişiden sözleşmeden dönme anına kadar davalı yüklenicinin gerçekleştirdiği ve davacıya teslim ettiği imalatlarla ilgili hak ettiği iş bedeli konusunda gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp, davacının kanıtladığı ödeme miktarı araştırılarak varsa fazla ödemenin istirdadına karar verilmesi gerekir. (13)

6-Seçimlik Haklar:

            Temerrüde düşen borçlu, verilen süre içinde, borcunu ifa etmemişse veya süre verilmesini gerektirmeyen bir durum söz konusu ise alacaklı, her zaman borcun ifasını ve gecikme sebebiyle tazminat isteme hakkına sahiptir. Alacaklı, ayrıca borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebilir veya sözleşmeden dönebilir.

Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Bu durumda borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse alacaklı, sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir.

7-Sonuç:

            Borçlu vadesi gelen borcunu ifa imkânsızlığı olmamasına rağmen geç öderse alacaklının bu yüzden uğradığı zararı gidermekle yükümlüdür. Temerrüdün koşularını yukarıda açıkladık. Yapma borçlarında, yapma borcu borçlu tarafından ifa edilmediği takdirde alacaklı, masrafı borçluya ait olmak üzere edimin kendisi veya başkası tarafından ifasına izin verilmesini isteyebilecek ve ayrıca yaptığı her türlü giderimin tazminini isteyebilecektir. Borçlu aşkın zarardan da kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe sorumlu olacaktır.

            Bunun yanında borçlunun temerrütten kurtulması için temerrüde düşmesinde kendisinin hiçbir kusuru olmadığını ispat etmesi gerekir. Borçlu ifayı zamanında yapmış olsaydı dahi kazanın alacaklının zararına olarak meydana geleceğini ispat ederek sorumluluktan kurtulacaktır.

YAKLAŞIM DERGİSİ ARALIK 2020

Kaynakça:

(1)Yargıtay 2.H.D. 2013-7253 E. 2014-1551 K.

(2) Yargıtay 15.H.D. 2018-4828 E. 2019-155 K.

(3) Prof. K.Oğuzman Borçlar Hukuku

(4) Prof. K.Oğuzman Borçlar Hukuku

(5) Prof. F.Feyzioğlu Borçlar Hukuku

(6) Yargıtay 19.H.D. 2019-627 E. 2019-3713 K.

(7) Yargıtay 15.H.D. 2019-2630 E. 2020-308 K.

(8) Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu 219/1 E. 2019/8 K.

(9) Prof. S. Reisoğlu

(10) Yargıtay 23. H.D. 2019-147 E. 2019-1021 K.

(11) Prof. F.Feyzioğlu

(12) Yargıtay 15.H.D.2014-17 E. 2014-5253 K.

(13) Yargıtay 15.H.D. 2019-3463 E. 2020-1

Avukat Erol Türk
[email protected]