HUKUKİ MAKALELER
 Türkiye Barolar Birliği
 Yargıtay
 Danıştay
 Sayıştay
 İstanbul Barosu
 Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü

Ticari Davalarda Arabuluculuk Dava Şartıdır

Özet: Ticaret Yasasına 7155 sayılı yasayla eklenen (Md.5/A)  ticari davalarda, dava açılmadan önce arabulucuya başvurma zorunluluğu dava şartı olarak hukuk sistemimize girmiştir. Ticari davalarla konusu bir miktar paranın ödenmesine ilişkin alacak ve tazminat davalarında dava açmadan önce zorunlu olarak arabulucuya başvurulacaktır.  Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırmak zorundadır.  Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.

 

 1-Ticari davalar:

            Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır. 

2-Mutlak ticari davalar:

Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, Ticaret yasasında sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler yasası, İcra ve İflas yasası Md. 154, Finansal Kiralama yasası Md.31, Ticari İşletme Rehni yasası Md.22 gibi bazı özel yasalarda düzenlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. Ticaret yasasında sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel yasalarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar yasa gereği ticari dava sayılan davalardır.

            Bir malvarlığını veya bir işletmeyi aktif ve pasifleri ile birlikte devralan veya bir işletme, başka bir işletme ile aktif ve pasiflerin karşılıklı olarak devralınması ya da birinin diğerine katılması yoluyla birleştirilirse, taraflar arasında çıkan uyuşmazlığın çözüm yeri asliye ticaret mahkemesidir.

            İşçinin rekabet yasağına aykırı davranmasından doğan davaların çözüm yeri de asliye ticaret mahkemesidir. Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.

            Yayım sözleşmesi, bir fikir ve sanat eseri sahibinin veya halefinin, o eseri yayımlanmak üzere yayımcıya bırakmayı, yayımcının da onu çoğaltarak yayımlamayı üstlendiği sözleşme olup uyuşmazlığın çözüm yeri asliye ticaret mahkemesidir.

            Kredi mektubu, vekâlet sözleşmesi ve havale hükümlerine tabidir. Üst sınır belirlenmeksizin verilmiş olan kredi mektubunda mektuptan yararlanacak kişi, bu mektupla ilgili olanlar arasındaki ilişkiye açıkça uygun olmayan fazla bir istemde bulunursa mektup gönderilen, durumu gönderene bildirmek ve cevap alıncaya kadar ödemeyi ertelemek zorundadır. Kredi mektubuyla verilen vekâlet, ancak gönderilen tarafından belirli bir miktar için kabul edildiği takdirde geçerli olur.

            Alım veya satım komisyonculuğu, komisyoncunun ücret karşılığında, kendi adına ve vekâlet verenin hesabına kıymetli evrak ve taşınırların alım veya satımını üstlendiği sözleşmedir. Komisyon sözleşmelerine vekâlet hükümleri uygulanır.

            Ticari temsilcinin işletme sahibi adına yaptığı hukuki işlemler de mutlak ticari davalardan sayılmakta ve uyuşmazlığın çözümünde asliye ticaret mahkemesi yetkili olmaktadır.  Ticari işletme sahibinin ticari temsilcinin fiillerinden sorumluluğu, tescilin yapılmış olmasına bağlı değildir.

            Havale, havale edenin, kendi hesabına, para, kıymetli evrak ya da diğer bir misli eşyayı havale alıcısına vermek üzere havale ödeyicisini; bunları kendi adına kabul etmek üzere havale alıcısını yetkili kıldığı bir hukuki işlemdir. Ticaret yasasında sayılan mutlak ticari davalardandır.     

            Saklama sözleşmelerinden kaynaklanan bütün uyuşmazlıklar mutlak ticari davalardan olduğu için taraflar arasındaki ihtilafların çözüm yeri asliye ticaret mahkemesidir.

3-Nispi ticari davalar:

Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. Ticaret yasasına göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Ticaret yasasına göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu koşullar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği Ticaret yasası Md.19/2 uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hâle getirmez. Ticaret yasası gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Bir işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava hâline getirmez.

4- Ticari işletmeyle ilgili davalar:

Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması yeterlidir.  

6335 Sayılı yasa ile Md.2 değişik Ticaret yasasının 5/1 maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesinin tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu düzenlenmiştir. Buna göre, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, Ticaret yasasından ve Ticaret yasasında 6335 Sayılı yasayla yapılan değişiklikten önceki hâlinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Bu nedenle, asliye ticaret mahkemesinin bakması gereken davalarda, asliye hukuk mahkemesi görevli sayılamaz. Göreve ilişkin düzenlemeler, Hukuk Muhakemeleri yasası Md.1 uyarınca kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtayca resen dikkate alınır. Bu kuralın tek istisnası, uyuşmazlığın doğduğu yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmamasıdır. Asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görevli asliye hukuk mahkemesi ticaret mahkemesi sıfatıyla yargılama yapar. 

            Görüldüğü gibi, bir hukuki işlemin veya fiilin Ticaret yasasının kapsamında kaldığının kabul edilebilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen ve yasada düzenlenen hususlarla, bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukuki işlemin veya fiilin olması gerekmektedir.

Karayolu Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortasına ilişkin üçüncü kişi olan hak sahipleri ve hak sahiplerinin halefleri tarafından açılan davalar, Ticaret yasasında düzenlenen hususlardan olması nedeniyle, Ticaret yasası Md.4/1 gereği mutlak ticari dava olup aynı yasanın Md. 5/1 hükmü gereği asliye ticaret mahkemesi tarafından bakılıp sonuçlandırılması gerekir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.04.2019 tarihli kararı:

Trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminat davasında: Uyuşmazlık sigorta hukukundan kaynaklanmaktadır. Davacılar, trafik kazası nedeniyle desteklerini kaybetmelerinden kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı taleplerini zorunlu trafik sigortası poliçesine dayanarak davalı şirketten talep etmişlerdir. Karayolu Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortasına ilişkin üçüncü kişi olan hak sahipleri ve hak sahiplerinin halefleri tarafından açılan davalar, Türk Ticaret Kanununda düzenlenen hususlardan olması nedeniyle, mutlak ticari dava olup asliye ticaret mahkemesi tarafından bakılıp sonuçlandırılması gerekmektedir. Mahkemece işin esasına girilip sonucuna göre bir karar verilmelidir, dava dilekçesinin görev yönünden reddine dair verilen karar hatalı olup, direnme kararı bozulmalıdır. (1)

 

Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 08.04.2019 tarihli kararı:

            Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir. Kamyonlarını davalıya kiraya veren davacının davalı firmanın sözleşme ile yükümlenen hizmeti almasına ve kiraladığı aracı kullanmasına rağmen fatura bedelini ödememiştir. Ayrıca kapasitesi üzerinde yük taşıdığından araçların şanzıman ve diferansiyelinde meydana gelen arızayla ilgili hasar bedellerini de ödemediği için davalı hakkında başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptalini talep etmiş, mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacı tarafından şoförü ile birlikte kullanılması için davaya konu edilen kamyonların davalıya tahsis edilmesi kararlaştırıldığından, taraflar arasındaki sözleşmenin kira sözleşmesi olduğundan bahsedilemez. Dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla asliye ticaret mahkemesi görevlidir. Uyuşmazlığın çözümünde Sulh Hukuk Mahkemesi'nin görevsiz olduğu ve davacının tacir olup olmadığı belirlenerek uyuşmazlık ticari dava niteliği taşıdığı takdirde Asliye Ticaret Mahkemelerinin, ticari dava niteliği taşımadığı takdirde Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olacağı gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken davanın esası hakkında hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.(2)

            Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 12.02.2019 tarihli kararı:

            Hizmet alım sözleşmesiyle ilgili davada: Davacı ile davalı Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğünün tacir olduğu ve Ticaret yasası Md.4 uyarınca davanın bu davalı yönünden nispi ticari dava olduğunun kabul edilmesi gerekir. Buna göre H.M.K. Md. 114/1-c ve 115/2 uyarınca davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken uyuşmazlığın esasına girilerek hüküm tesis edilmesi doğru olmamıştır. (3)

5-Arabulucunun görevi:

            Arabuluculuk, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu yasası ile hukuk sistemimize girmiştir. Yasada tanımlandığı gibi arabulucu, yargı yoluna gitmeden önce taraflar arasında ki uyuşmazlığı masa başında çözen kişidir. Arabulucu, arabuluculuk mesleğini profesyonel olarak yerine getiren kişidir. Aynı zamanda avukat olan bağımsız arabulucu, kendisine başvuran tarafların aralarındaki uyuşmazlıkları onları masada tutacak yöntemler kullanarak çözmelerine yardımcı olur.

             Arabuluculuk, alternatif bir uyuşmazlık çözüm sistemidir. Arabuluculuk, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, taraflar mahkemeye gitmeden ya da mahkemenin yönlendirmesiyle çözümlenmesine gidilen bir yöntemdir. İşte bu yöntem ticari davalar için de kabul edilmiştir. Taraflar uyuşmazlığı önce masa başında çözmeye çalışacaklar, masada çözemedikleri takdirde mahkemeye başvuracaklardır.

            Aralarındaki uyuşmazlığı, kendi istekleriyle ya da bir mahkemenin önerisi ile arabulucu yardımı ile çözmeye karar veren taraflar, uyuşmazlık konusunu arabulucuya ileterek, tarafsız, önyargıdan uzak bir arabulucu eşliğinde, sorunlarını tartışma ve kendileri için en iyi çözümü, bulma fırsatı elde etmiş olacaklardır. Arabuluculuk görüşmeleri gizlidir.

Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça arabulucu, arabuluculuk faaliyeti çerçevesinde kendisine sunulan veya diğer bir şekilde elde ettiği bilgi ve belgeler ile diğer kayıtları gizli tutmakla yükümlüdür. Arabuluculuk faaliyeti sırasında fotoğraf çekilmesi, ses ve görüntü kaydı yapılması dahi yasaklanmıştır. Gizlilik kuralına uymayan arabulucunun hukuki ve cezai sorumluluğu vardır.  Bu yasak arabulucunun yanında çalışanları ile stajyerleri de kapsar.

            Taraflar, arabulucu veya arabuluculuğa katılanlar da dâhil üçüncü bir kişi, uyuşmazlıkla ilgili olarak asliye ticaret mahkemesinde davası açıldığında yahut tahkim yoluna başvurulduğunda, arabuluculuk görüşmeleri sırasında yapılan görüşmeleri veya belgeleri delil olarak ileri süremez ve bunlar hakkında tanıklık yapamazlar. Arabulucunun, arabuluculuk faaliyeti sırasında elde ettiği bilgilerin açıklanması mahkeme, hakem veya herhangi bir idari makam tarafından istenemez. Bu beyan veya belgeler, delil olarak sunulmuş olsa dahi mahkeme tarafından verilen hükme esas alınamaz.

            Arabulucu, arabuluculuk faaliyetinin başında, tarafları arabuluculuğun esasları, süreci ve hukuki sonuçları hakkında şahsen ve doğrudan gerektiği gibi aydınlatmakla yükümlüdür. Ancak, bu yükümlülüğü yerine getirirken tarafsızlığı hakkında şüpheye yol açacak tutum ve davranışlardan kaçınmalıdır.

          Arabulucu, tarafları arabuluculuk yoluyla çözümlenen hukuki uyuşmazlıklar ve
arabuluculuk faaliyeti sonucunda tarafların anlaşmaya varması durumunda düzenlenecek
olan ve mahkemesince şerh verilmesi ile birlikte ilam niteliğinde belge halini kazanan, anlaşma belgesinin nitelik ve hukuki sonuçları hakkında özellikle bilgilendirmek ve bu belgenin icrai niteliğini taraflara açıkça anlatmak zorundadır.

6-Arabulucunun taraflarla görüşmesi:

         Arabulucu, tarafların her biri ile ayrı ayrı veya birlikte görüşebilir ve iletişim kurabilir. Taraflar bu görüşmelere vekilleri aracılığıyla da katılabilirler. Arabulucu görevini özenle ve tarafsız biçimde ve şahsen yerine getirmek zorundadır. Arabulucu olarak görevlendirilen kimse, tarafsızlığından şüphe edilmesini gerektirecek önemli hâl ve şartların varlığı hâlinde, bu hususta tarafları bilgilendirmekle yükümlüdür. Bu açıklamaya rağmen taraflar, arabulucudan, arabuluculuk yapmasını birlikte talep ederlerse, arabulucu bu görevi üstlenebilir yahut üstlenmiş olduğu görevi sürdürebilir. Arabulucu, taraflar arasında eşitliği gözetmekle yükümlüdür. Arabulucu, bu sıfatla görev yaptığı uyuşmazlıkla ilgili olarak açılan davada, daha sonra taraflardan birinin avukatı olarak görev üstlenemez.

7-Arabulucunun uymak zorunda olduğu kurallar:

         Arabulucu reklam yapamaz. Ayrıca arabulucular, ülke içinde işbirliği yaptıkları ve başka kentlerdeki arabulucuları, arabulucu bürolarını, irtibat bürosu ve benzeri tanımlarla, işbirliğini genelleştirecek ve süreklilik kazandıracak biçimde açıklayamazlar, duyuramazlar.

          Arabulucunun internet sayfasında alan adı, sadece arabulucunun adı soyadı
ve unvanını içerebilir. Arabulucu, iş sağlama amacına yönelik olacak ve haksız rekabete yol açacak şekilde, özel amaçlı arama motorlarına, rehberlerine, listelerine, veri tabanlarına ve benzerlerine kayıt olamaz, kayıt edilmesine rıza gösteremez. Ancak, iş sağlama amacına yönelik olmamak ve haksız rekabete yol açmamak kaydıyla, internet sayfasını özel amaçlı arama motorlarına kayıt edebilir, anahtar kelime olarak da, sadece adı soyadı ve unvanı ile bulunduğu şehrin adını kullanabilir.

8-Ticari davalarda arabulucuya ne zaman başvurulacaktır:

         Arabuluculuk yasasına ve Ticaret yasasının ilgili maddesine göre taraflar dava açılmadan önce aralarındaki uyuşmazlığın çözümü için arabulucuya başvuracaklardır. Yasa arabuluculuğa başvurma zorunluluğunu dava şartı olarak kabul etmektedir.  Arabulucuya başvurmadan dava açılmışsa görevli asliye ticaret mahkemesi davanın görülmesi sırasında tarafları arabulucuya yönlendirecektir. Taraflardan birinin arabulucuya başvuru teklifine karşı tarafça otuz gün içinde olumlu cevap verilmez ise bu teklif reddedilmiş sayılacaktır.

9-Arabulucunun seçimi:

         Arabulucu veya arabulucular taraflarca serbestçe seçilir. Taraflar arabulucuya başvurmak, süreci devam ettirmek, sonuçlandırmak veya bu süreçten vazgeçmek konusunda tamamen serbest olup, öncelikle uyuşmazlığı arabuluculuk yoluyla sonuçlandırma konusunda anlaşabilirler. Taraflar, her aşamada uyuşmazlığı arabuluculuk yoluyla çözmekten de vazgeçebilirler. Taraflar, gerek arabulucuya başvururken, gerekse süreç boyunca eşit haklara sahiptirler. Taraflardan biri arabuluculuk sürecinin dışında bırakılamaz. Söz hakkı diğerine göre kısıtlanamaz.

10-Arabulucunun göreve başlaması:

         Arabulucu, seçildikten sonra tarafları en kısa sürede ilk toplantıya davet eder.

Taraflar, emredici hukuk kurallarına aykırı olmamak kaydıyla arabuluculuk usulünü serbestçe kararlaştırabilirler. Taraflarca belli bir usul kararlaştırılmamışsa arabulucu; uyuşmazlık konusunu, tarafların isteklerini ve uyuşmazlığın hızlı bir şekilde çözümlenmesi için gereken usul ve esasları göz önüne alarak arabuluculuk faaliyetini yürütür.

           Niteliği gereği yargısal bir yetkinin kullanımı olarak sadece hâkim tarafından yapılabilecek keşif, bilirkişiye başvurma ve tanık dinleme gibi işlemler arabulucu tarafından yapılamaz. Dava açıldıktan sonra tarafların birlikte arabulucuya başvuracaklarını beyan etmeleri hâlinde yargılama, mahkemece üç ayı geçmemek üzere ertelenir. Bu süre, tarafların birlikte arabulucuya başvurmaları halinde üç aya kadar uzatılabilir.

          Taraflar arabuluculuk müzakerelerine bizzat veya vekilleri aracılığıyla katılabilirler.

Arabulucu, sürecin yürütülmesi sırasında, taraflara hukuki tavsiyelerde bulunamaz,
bir çözüm önerisi ya da öneriler katalogu geliştirip, bunu onlara zorla kabul ettiremeyeceği gibi, müzakereler sırasında geliştirilen bir çözüm önerisi üzerinde anlaşmaya varmaları için de onları zorlayamaz. Ancak, taraflardan birisinin, uyuşmazlığın çözümü bağlamında, sunmuş olduğu bir önerinin, arabulucu tarafından, diğer tarafa iletilmesi ve onun bu konudaki beyanının alınması bu kapsamda mütalaa edilemez.

Taraflar arabuluculuk müzakerelerine bizzat veya arabuluculuk konusunda özel
yetki verilmiş vekilleri aracılığı ile katılabilirler. Arabulucular, Arabulucu Bilgi Sistemi üzerinden de faaliyetlerini yürütebilirler. Arabulucular, yargı organları ve elektronik altyapısını tamamlamış kamu kurum ve kuruluşları ile bilgi ve belge alışverişini elektronik ortamda yapabilirler.

11-Arabuluculuk sürecinin başlaması:

           Arabuluculuk süreci, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması hâlinde, tarafların ilk toplantıya davet edilmeleri ve taraflarla arabulucu arasında sürecin devam ettirilmesi konusunda anlaşmaya varılıp bu durumun bir tutanakla belgelendirildiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Dava açılmasından sonra arabulucuya başvuru hâlinde ise bu süreç, mahkemenin tarafları arabuluculuğa davetinin taraflarca kabul edilmesi veya tarafların arabulucuya başvurma konusunda anlaşmaya vardıklarını duruşma dışında mahkemeye yazılı olarak beyan ettikleri ya da duruşmada bu beyanlarının tutanağa geçirildiği tarihten itibaren işlemeye başlar.

            Arabulucu, taraflarla görüşülerek iletişim kurulduğuna, arabuluculuk faaliyetine
başlandığına, bu faaliyete ilişkin işlem ve eylemlerin doğru bir biçimde uygulandığına
ve nihayetinde arabuluculuk faaliyetinin sona erdirildiğine yönelik fiili durum ve aşamaları belgelendirir, belgeler arabulucu, taraflar veya vekillerince imzalanır. Taraflar veya vekillerince imzalanmaz ise sebebi belirtilmek sureti ile sadece arabulucu tarafından imzalanır.

            Görevin özenle ve tarafsız biçimde yerine getirilmesi Arabuluculuk sürecinin başlamasından sona ermesine kadar geçirilen süre, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmaz.

            Arabulucu görevini özenle, tarafsız bir biçimde ve bizzat kendisi yerine getirmek zorunda olup, bu görevini kısmen dahi olsa bir başkasına devredemez. Arabulucu olarak görevlendirilen kimse, tarafsızlığından şüphe edilmesini gerektirecek önemli hal ve şartların varlığı veya bu hal ve şartların sonradan ortaya çıkması halinde tarafları bilgilendirmekle yükümlüdür. Bu açıklamaya rağmen taraflar, arabulucudan görevi üstlenmesini birlikte talep ederlerse, arabulucu bu görevi üstlenebilir yahut üstlenmiş olduğu görevi sürdürebilir.

12-Arabuluculuk görevinin sona ermesi:

         Tarafların anlaşmaya varmasıyla arabulucunun görevi sona erer. Taraflar uyuşmazlık konusunda anlaşamadıkları takdirde arabuluculuk için daha fazla çaba sarf edilmesinin gereksiz olduğunun arabulucu tarafından tespit edilmesi halinde sona erdirilir. Yine taraflardan birinin karşı tarafa veya arabulucuya, arabuluculuk faaliyetinden çekildiğini bildirmesi üzerine de arabulucunun görevi sona erer. Taraflar anlaşarak arabuluculuk faaliyetini sona erdirebilirler. Arabulucu arabuluculuk faaliyetinin sona erdiğine ilişkin tutanağı düzenler ve taraflara imzalatır. Birer suretini taraflara verir.

            Arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi hâlinde, arabulucu, bu faaliyete ilişkin kendisine yapılan bildirimi, tevdi edilen ve elinde bulunan belgeleri ve düzenlenen tutanağı beş yıl süre ile saklamak zorundadır. Arabulucu, arabuluculuk faaliyeti sonunda düzenlediği son tutanağın bir örneğini arabuluculuk faaliyetinin sona ermesinden itibaren bir ay içinde arabuluculuk merkezine gönderir.

13-Tarafların anlaşması ve anlaşma tutanağı:

         Arabuluculuk faaliyeti sonunda varılan anlaşmanın kapsamı taraflarca belirlenir; anlaşma belgesi düzenlenmesi hâlinde bu belge taraflar ve arabulucu tarafından imzalanır.

Taraflar arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaştıklarını, bu anlaşma belgesinin icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesini talep edebilirler. Dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuşsa, anlaşmanın icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesi, asıl uyuşmazlık hakkındaki görev ve yetki kurallarına göre belirlenecek olan mahkemeden talep edilebilir. Davanın görülmesi sırasında arabuluculuğa başvurulması durumunda ise anlaşmanın icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesi, davanın görüldüğü mahkemeden talep edilebilir. Bu şerhi içeren anlaşma, ilam niteliğinde belge sayılır.

         Taraflar, uyuşmazlık konusunda anlaşamadıkları takdirde arabulucu tarafından düzenlenen tutanakla asliye ticaret mahkemesine başvurabileceklerdir.

14-Arabulucunun hakları:

            Arabulucu, arabuluculuk faaliyetini profesyonel olarak yani belli bir ücret karşılığında yerine getiren kişidir. Arabulucu, arabuluculuk faaliyeti sırasında arabulucu olduğunu belirtmek zorundadır. Arabulucu yapmış olduğu faaliyet karşılığında ücret ve masrafları isteme hakkına sahiptir. Arabulucu, ücret ve masraflar için avans da talep edebilir.

            Aksi kararlaştırılmadıkça arabulucunun ücreti, faaliyetin sona erdiği tarihte yürürlükte bulunan Arabulucu Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenir ve ücret ile masraf taraflarca eşit olarak karşılanır.

15-Sonuç:

            6335 sayılı yasa ile yapılan değişiklik sonucu, değeri para ile ölçülebilen her türlü alacak davaları, Karayolu Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortasına ilişkin üçüncü kişi olan hak sahipleri ve hak sahiplerinin halefleri tarafından açılan davalar ile her türlü ticari davaların, dava açılmadan önce arabulucuya başvurmaları zorunlu dava şartı olarak kabul edilmiştir. Ticaret yasası Md.5/1 de mutlak ticari dava olarak kabul edilen ve asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gereken uyuşmazlıklar sayılmıştır. Bunun yanında Kooperatifler yasası, İcra ve İflas yasası Md. 154, Finansal Kiralama yasası Md.31, Ticari İşletme Rehni yasası Md.22 gibi bazı özel yasalarda düzenlenmiş ticari davalara da dava açılmadan önce zorunlu arabuluculuk şartı getirilmiştir. Yasada yapılan bu değişiklikle (Md.5/A ) bundan böyle alacak davaları, tazminat davaları, haksız rekabete ilişkin davalar ile her türden ticari davalarda dava açılmadan önce mutlaka arabulucuya başvurulacaktır. Taraflar arabulucuda anlaşamadıkları takdirde tarafların anlaşamadıklarına dair arabuluculuk tutanağı ile birlikte asliye ticaret mahkemesinde dava açabileceklerdir. (4)

Anayasa Mahkemesi 15.05.2019 tarihinde Ticaret yasasının 5/1 fıkrasında yer alan "...dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın..." ibaresinin, anayasaya aykırı olmadığına karar vermiştir.(5)

 

LEBİB YALKIN EKİM 2020 SAYISI

Kaynakça:

(1)Y.H.G.K. K. 2017/17-1097 E.2019-458 K.

(2)Y.3.H.D. 2017-4786 E. 2019-3102 K.

(3)Y. 23.H.D. 2016-9368 E. 2019-419 K.

(4)6335 sayılı yasa

(5) Anayasa Mahkemesi 2018-143 E. 2019-39 K.

AVUKAT EROL TÜRK
[email protected]