HUKUKİ MAKALELER
 Türkiye Barolar Birliği
 Yargıtay
 Danıştay
 Sayıştay
 İstanbul Barosu
 Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü

Temsilcinin Hukuki Sonuçlar  Doğuran İşlemleri

Özet: Hukuk sistemimiz bazı hukuki işlemlerin hakiki veya hükmü şahıslar yerine onların temsilcileri tarafından yapılmasına izin vermektedir. Böyle durumlarda yetkili temsilcinin bir başkası adına ve hesabına yaptığı hukuki işlemlerin sonuçları, doğrudan doğruya temsilciyi değil, temsil olunanı bağlar. Ancak temsilci, hukuki işlemi yaparken temsilci olduğunu bildirmelidir. Temsilci bu bildirimi yapmadığı takdirde yaptığı hukuki işlemin sonuçlarından kendisi sorumlu olur. 

1-Yasal düzenleme:    

           Hukuki bir sonuç doğuracak işlemin, tayin edilen ve yetkilendirilen bir temsilci tarafından yapılması Borçlar yasasında düzenlenmiştir. Temsil, bir kimsenin ya da bir topluluğun verdiği yetkiyle o kimse veya o topluluk adına, onun yerine kendi iradesini kullanarak işlem yapması demektir.  Temsilcinin üçüncü bir kişi ile yaptığı hukuki işlemin hukuki sonuçları doğrudan doğruya temsil olunan adına hukuki sonuçlar doğurur. Karşı taraf bir temsil ilişkisinin varlığını durumdan çıkarıyor veya çıkarması gerekiyor ya da hukuki işlemi temsilci veya temsil olunandan biri ile yapması farksız ise, hukuki işlemin sonuçları doğrudan doğruya temsil olunanı bağlar.  Temsil, hukuki işlemler alanında geçerlidir. Haksız fiiller alanında temsil geçerli olmaz. Temsil ile vekâleti karıştırmamak gerekir. Temsil tek taraflı bir irade beyanı olduğu halde vekâlet iki taraflı bir sözleşmedir. Bu nedenle temsil ile vekâlet birbirinden farklıdır. Vekâlet ile yapılacak işlem hukuki olabileceği gibi fiili bir işlem de olabilir. Temsilin konusu sadece hukuki işlemler olabilir. Vekâlet sözleşmesi ile vekilde borç altına girmektedir. Temsilde ise temsilcinin borç yükü yoktur. Yani temsilcinin verilen işi yapma borcu yoktur.

            Başkası adına ve hesabına temsil, kamu hukukundan doğmuşsa, temsil yetkisinin içeriği ve derecesi bu konudaki yasal hükümlere, temsil hukuksal bir işlemden doğmuşsa, temsil yetkisinin içeriği ve derecesi o hukuksal işleme göre belirlenir. Temsil yetkisi üçüncü kişilere bildirilmişse temsil yetkisinin içeriği ve derecesi, bu bildirime göre belirlenir.

            Yetkili temsilci tarafından yapılan hukuki muamelelerden doğan alacak ve borçlardan, temsil olunan sorumlu olacaktır. Başkası adına hukuki muamelede bulunan kimse yetkili değilse, imzalayan şahsın şahsen sorumluluğu söz konusu olur. Böyle durumlarda temsil edilen tarafın sorumluluğu söz konusu olmaz.

 

2-Temsil Türleri:

            a-Doğrudan temsi:l doğrudan temsilde, temsilcinin yaptığı hukuki işlemden doğan hak ve borçlar doğrudan doğruya temsil edilene ait olmaktadır. Doğrudan temsilde, temsilcinin, temsil edilen adına ve hesabına hukuki işlem yapmaya yetkili olması gerekir. Bu yetki herhangi bir şekle bağlı değildir. Temsil yetkisi verenin medeni hakları kullanma yeterliğine sahip olması yeterlidir. Yani tam ehliyetli olması gerekir. Temsilcinin de temyiz kudretine sahip olması yeterlidir. Temsilci hukuki işlemi temsil olunan adına yaptığı için kendisi borç altına girmez. Temsilci kendi adına değil temsil ettiği kişi adına hareket etmelidir.  Temsilci olduğunu karşı tarafa bildirmesi gerekir. Burada bir istisna getirilmiştir. Karşı taraf bir temsil ilişkisinin varlığını durumdan çıkarıyor veya çıkarması gerekiyor ya da hukuki işlemi temsilci veya temsil olunandan biri ile yapması farksız ise, hukuki işlemin sonuçları doğrudan doğruya temsil olunanı bağlar.

            Yetkili temsilci tarafından yapılan sözleşmenin alacak ve borçları doğrudan doğruya temsil edilene ait olur. Yeter ki hukuki işlem hata, hile, ikrah gibi iradeyi sakatlayan bir işlemle yapılmış olmasın.

            Temsil olunan kendisini temsil etmek üzere bir kişiyi yetkilendireceği gibi birden fazla kişiye de temsil yetkisi verebilir. Birden çok temsilcinin yaptığı hukuki işlem birlikte temsil olarak adlandırılır. Temsilci yerine başka bir temsilci atayamaz. Temsilci dürüstlük kuralına uymak zorundadır. Temsil yetkisini temsil olunanın yararına kullanmalıdır. Aksi takdirde yaptığı işlem temsil olunanı bağlamaz.

            b-Dolaylı Temsil: Temsilci hukuki işlemi temsil olunan adına değil kendi adına, fakat temsil edilen hesabına yaparsa bu durumda dolaylı temsil söz konusu olur. Bu türün tipik örneği komisyon işlemidir. Dolaylı temsilde yapılan hukuki işlemden doğan alacak ve borçlar temsilciye ait olur. Yapılacak ikinci bir işlemle alacak ve borçlar alacağın temliki ve borcun nakli yolu ile temsil olunana devredilir.

 

3-Yasal temsilci, iradi temsilci:

            Yasal temsilci, temsil yetkisini yasadan alır. Bu tür temsil yetkisi daha çok tüzel kişilerde görülür. Tüzel kişinin iradesini beyan edebilmesi, hukuki bir işlem yapabilmesi için temsilciye ihtiyacı vardır. Tüzel kişileri organları temsil eder. Organın iradesini- müdür, genel müdür, başkan,  başkan yardımcısı- gibi görevliler tüzel kişinin iradesini açıklar. Örneğin bir şirket taşınmaz alımında taşınmaz alma yetkisi olan müdür, tapu işleminde yetki belgesini ibraz ederek işlem yapabilir. Hukuki işlemi şirket adına yapmaktadır. Böyle bir yetkisi yoksa aynı işlemi yapmak için şirket tarafından vekâletname ile yetkilendirilmesi gerekir.

            Ticari mümessilliği iradi temsilciliğe örnek verebiliriz. Borçlar Yasası Md. 547/1 de, ticari mümessil; “Ticari temsilci, işletme sahibinin, ticari işletmeyi yönetmek ve işletmeye dair işlemlerde ticaret unvanı altında, ticari temsil yetkisi ile kendisini temsil etmek üzere, açıkça ya da örtülü olarak yetki verdiği kişidir” şeklinde tanımlanmıştır. Ticari mümessilin temsil yetkisinin sınırı yasayla belirlenmiştir. Bu haliyle ticari mümessillik, sınırı kanunla çizilmiş iradi bir temsil yetkisidir. Ticari mümessil, iyi niyetli üçüncü kişilere karşı, işletme sahibi adına kambiyo taahhüdünde bulunmaya ve onun adına işletmenin amacına giren her türlü işlemleri yapmaya yetkilidir. Açıkça yetkili kılınmadıkça, taşınmazları devredemez veya bir hak ile sınırlandıramaz. (B.K.Md.548)

            Ticari mümessillik, ticaret siciline tescil olunur. Ancak işletme sahibi, tescilden önce de temsilcinin yaptığı işlemden sorumludur. İşletme sahibinin, ticari mümessil dışında, duruma göre başka yardımcılardan da yararlanması mümkündür. Bu yardımcılardan, konumu ve yetkileri bakımından, ticari mümessile en çok benzeyeni ticari vekildir. Ticari mümessillik gibi ticari vekâlet de, Borçlar yasasında düzenlenmiş temsilin ticari hayatın ihtiyaçlarına uydurulmuş bir türüdür. Dolayısıyla ticari vekâlet, ticari mümessillik gibi tek taraflı hukuki işlemle verilen bir temsil yetkisini içerir. Ticari vekil, Borçlar Yasası Md. 551 de “Ticari vekil, bir ticari işletme sahibinin, kendisine ticari temsilcilik yetkisi vermeksizin, işletmesini yönetmek veya işletmesinin bazı işlerini yürütmek için yetkilendirdiği kişidir. Bu yetki, işletmenin alışılmış bütün işlemlerini kapsar. Ancak, ticari vekil açıkça yetkili kılınmadıkça, ödünç olarak para veya benzerlerini alamaz, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, dava açamaz ve açılmış davayı takip edemez” şeklinde düzenlenmiştir.

            Ticari mümessillik ile ticari vekâlet arasındaki farkları ana hatlarıyla şöyle sıralayabiliriz:

            Ticari mümessil, hem ticari işletme hem esnaf işletmesi için, ticari vekil ise, sadece ticari işletme için tayin edilebilir.  

Ticari mümessil, bir işletmenin tüm işlerini idare etmekle görevlendirildiğinden, onun, işletmenin hem olağan hem olağanüstü nitelikteki bütün işleri yapmaya yetkisi vardır. Buna karşılık genel yetkili ticari vekil, işletmenin sadece olağan işleriyle sınırlı temsil yetkisine sahiptir. Olağanüstü işlemleri yapabilmesi için, işletme sahibinin özel yetkisine ihtiyaç vardır.

 Belli bir işin ya da işlemin ifasıyla görevlendirilen sınırlı yetkili vekillerin sahip oldukları temsil yetkilerinin kapsamı ise, kendilerine bırakılan iş ya da işlemin niteliğine göre belirlenir.

             Ticari vekil, özel yetki verilmedikçe tacir adına ödünç alamaz, kambiyo taahhütlerinde bulunamaz ve davacı veya davalı olarak mahkemelerde taciri temsil edemez.

(B.K.Md.551/2)  Oysa ticari mümessil, bu tür işlemleri dahi yapma yetkisine sahiptir.

Nihayet, ticari mümessilin temsil yetkisinin ticaret siciline tescili gerekirken, ticari vekilin temsil yetkisi sicile tescil edilemez.

            Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 22.01.2018 tarihli kararı:

            Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takipte borca itiraz edilmiştir. Ticari vekil, özel yetki verilmedikçe tacir adına ödünç alamaz, kambiyo taahhütlerinde bulunamaz ve davacı veya davalı olarak mahkemelerde taciri temsil edemez. Ticari mümessil, bu tür işlemleri yapma yetkisine sahiptir.  Ticari mümessilin temsil yetkisinin ticaret siciline tescili gerekirken, ticari vekilin temsil yetkisi sicile tescil edilemez. Somut olayda, alacaklı vekili dilekçesinde, bonoları imzalayanın ticari mümessil olduğunu belirterek, şirket yetkilisi tarafından verilen vekâletnameler sunmuştur.  Mahkemece, vekâletnamelerin incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir. (1)

 

            Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 27.04.2017 tarihli kararı:

            Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takipte, borçlu aval veren şirketin icra mahkemesine başvurusunda; takibe konu senetteki imzaların şirket yetkilisine ait olmadığını, keşidecinin şahsi borcu olduğunu, şirketin sorumlu olmadığını ileri sürerek takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. İbraz edilen noter tasdikli vekâletname incelendiğinde, borçlu şirketin yetkili temsilcisi tarafından ticari vekil olarak atandığı, vekâletname içeriğine göre çek ve senet düzenlemeye, senet ve çeklere imza atmaya, cirolamaya, protesto etmeye yetki verildiği, azilnamenin ise bononun düzenlenme tarihinden sonra düzenlendiği görülmektedir. Bu durumda, takip dayanağı bononun düzenlenme tarihi itibariyle imzalayanın borçlu şirket adına bono tanzim etmeye yetkili vekil olduğu sabittir. Mahkeme, borçlu itirazının reddine karar vermesi gerekir. (2)

 

4-Eser sözleşmesinde yetkili temsilci:

         Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. Örneğin duvarcı ustası bir duvar örmeyi yüklenirse, karşılığında iş sahibi belli bir bedel ödeme borcunu yüklenir.

Örnekler çoğaltılabilir. Bir evin yapılması, bahçenin düzenlenmesi, evin bir bölümünün tamir edilmesi, eski eserin onarılması, beste yapılması, kitap yazılması gibi. Ancak eser sözleşmesi türüne göre değerlendirilmelidir. Binanın dış cephesinin kaplanması bir eser sözleşmesidir. Aynı şekilde bir film senaryosu yazımı da bir eser sözleşmesidir. Ama ikisinin arasında fark açıkça belli olmaktadır. Birisinde iş ve emek karşılığı sözleşmenin konusu olduğu halde, diğerinde bir fikir ve sanat eseri sözleşmenin konusu olmaktadır. Bir kimse veya bir tüzel kişi eser sözleşmesi imzalamakla yetkili bir temsilci tayin edebilir. Temsilci eser sözleşmesini kendi adına değil temsil ettiği kişi ve tüzel kişi adına imzalar. Temsilcinin imzası temsilciyi değil temsil ettiği kişiyi veya tüzel kişiyi bağlar. Uyuşmazlık halinde husumet temsilciye karşı ileri sürülemez. Temsilciyi görevlendiren kişi veya tüzel kişiye karşı yöneltilmesi gerekir.

 

            Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 06.11.2017 tarihli kararı:

            Eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinin tahsili için yapılan ilâmsız icra takibine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkin davada:  Davalı tarafça tediye makbuzlarını imzalayanların davacı şirketin temsilcisi olduğu ve temsilci olarak hareket ettiği ve yine bu şahısların işlemlerinin davacı tarafça benimsenip onandığı ileri sürülmesine rağmen bu husus araştırılmamıştır. Bu durumda mahkemece yanlar arasında imzalanan sözleşmeden sonra davacı tarafından tutulan defterler ile bu defterlerdeki kayıtların dayanağı olan fatura, ödeme belgeleri makbuzlar ibraz ettirilerek konusunda uzman mali müşavir bilirkişiden kendisine ödeme yapılan kişilerin davacı şirket yetkili temsilcisi olup olmadıkları, olmasalar dahi yetkisi olmayan kimsenin temsilci olarak işlem yapması halinde bu işlem onanıp benimsendiği takdirde temsil olunanı bağlayacağından, davacının defter, kayıt, fatura, makbuz ve belgelere göre bu şahısların davacı şirket adına başkaca yaptığı işlemlere ve tahsilâtlara onay verip vermediği, benimseyip benimsemediği konusun da gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp, davalının adı geçen şahıslara yaptığı ödemelerin, davacıya yapılan ödeme sayılıp sayılmayacağı konusu değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır. (3)

 

            Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 07.03.2017 tarihli kararı:

            Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinin tahsili için yürütülen icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Taraflar arasında götürü bedel eser sözleşmesi ilişkisi kurulmuş olup, sözleşmenin niteliği gereği yüklenicinin edimi eseri amacına uygun ve tekniğine uygun teslim etmek, iş sahibinin edimi ise iş bedelinin ödenmesi olup, davacı ile davalı arasındaki sözleşme götürü bedelli yapıldığından iş bedelinin hesaplanmasında eksik ve ayıplar gözetilerek fiziki oran kurulmalıdır. Diğer taraftan mahkemece dosya üzerinden karar verilmiş ise de keşif yapılmadan ve rapor alınmadan karar verilmesi de doğru olmamıştır. Ayrıca davalı taraf davacının ortağı olduğunu bildirdiği kişinin imzasını taşıyan belgede tüm borcun ödendiği belirtilmiş ancak bu belgeyle ilgili olarak kişinin yetkili temsilci olup olmadığı veya bu belgenin Borçlar yasası hükümlerine göre davalıyı bağlayıcı nitelikte olup olmadığı üzerinde durulmamıştır. Mahkemece yapılacak iş, mahallinde uzman bilirkişi vasıtasıyla keşif yapıp yapılan imalâtın eksik ve ayıpları gözetilerek fiziki oran kurup iş bedeline uygulamak ve belge üzerinde de durmak suretiyle sonucuna uygun karar vermek ve icra inkâr tazminatı istemini de reddetmek gerekir.(4)

 

5-Temsil yetkisinin sınırlandırılması:

            Temsil olunan, hukuki bir işlemden doğan temsil yetkisini her zaman sınırlayabilir veya geri alabilir. Ancak, taraflar arasındaki hizmet, vekâlet veya ortaklık sözleşmeleri gibi hukuki ilişkilerden doğabilecek haklar saklıdır. Temsil olunan, bu hakkından önceden feragat edemez. Temsil olunan verdiği yetkiyi üçüncü kişilere açıkça veya dolaylı biçimde bildirmişse, bu yetkiyi tamamen veya kısmen geri aldığını onlara bildirmediği takdirde, yetkinin geri alındığını iyi niyetli üçüncü kişilere karşı ileri süremez.

 

6-Ölüm ehliyetsizlik hali:

            Hukuki işlemden doğan temsil yetkisi, aksi taraflarca kararlaştırılmadıkça veya işin özelliğinden anlaşılmadıkça, temsil olunanın veya temsilcinin ölümü, gaipliğine karar verilmesi, fiil ehliyetini kaybetmesi veya iflas etmesi durumlarında sona erer.  Temsil yetkisi tüzel kişi tarafından verilmişse tüzel kişiliğin sona ermesi halinde temsil yetkisi de sona erer.

            Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 08.09.2015 tarihli kararı:

            Hukuki işlemden doğan temsil yetkisi, aksi taraflarca kararlaştırılmadıkça veya işin özelliğinden anlaşılmadıkça, temsil olunanın veya temsilcinin ölümü, gaipliğine karar verilmesi, fiil ehliyetini kaybetmesi veya iflas etmesi durumlarında sona erer. Buna göre iflas kararı ile birlikte vekilin görevi sona erer. Öte yandan, iflas kararı bozulursa borçlunun malları üzerindeki tedbirler devam eder. Şu kadar ki, ticaret mahkemesi davanın seyrine göre bu tedbirleri değiştirmeye veya kaldırmaya yetkilidir. Somut olayda da, iflasına karar verilen borçlu şirketi temsil yetkisi, iflas idaresine geçtiğinden ve iflas kararının bozulması ile iflas idaresinin temsil görevi son bulmayacağından, şirket vekilinin icra mahkemesince verilen kararı temyiz etme yetkisinden de söz edilemez. Temyiz edenin sıfatının bulunmadığı anlaşıldığından temyiz dilekçesinin reddine karar verilmelidir. (5)

 

7-Yetki belgesinin geri verilmesi:

         Temsilciye yazılı olarak bir yetki belgesi verilmişse, yetkinin sona ermesi durumunda temsilci yetki belgesini geri vermekle yükümlüdür. Temsilci yetki belgesinin geri verilmesini mahkemeden de isteyebilir. Temsil olunan veya halefleri, temsilcinin belgeyi geri vermesi için gerekeni yapmazlarsa, bundan dolayı iyi niyetli üçüncü kişilerin zararını gidermekle yükümlüdürler. Temsilci, yetkisinin sona ermiş olduğunu bilmediği sürece, temsil olunan veya halefleri, temsilcinin yapmış olduğu hukuki işlemlerin sonuçlarıyla bağlıdırlar.

 

8-Yetkisiz temsil:

         Bir kimse yetkisi olmadığı hâlde temsilci olarak bir hukuki işlem yaparsa, bu işlem ancak temsil olunan tarafından onadığı takdirde temsil olunanı bağlar. Yetkisiz temsilcinin kendisiyle işlem yaptığı diğer taraf, temsil olunandan, uygun bir süre içinde bu hukuki işlemi onayıp onamayacağını bildirmesini isteyebilir. Bu süre içinde işlemin onanmaması durumunda, diğer taraf bu işlemle bağlı olmaktan kurtulur.

 

9-Onamama halinde sorumluluk:

         Temsil olunanın açık veya örtülü olarak hukuki işlemi onamaması hâlinde, bu işlemin geçersiz olmasından doğan zararın giderilmesi, yetkisiz temsilciden istenebilir. Ancak, yetkisiz temsilci, işlemin yapıldığı sırada karşı tarafın, kendisinin yetkisiz olduğunu bildiğini veya bilmesi gerektiğini ispat ederse, kendisinden zararın giderilmesi istenemez. Hakkaniyet gerektiriyorsa, kusurlu yetkisiz temsilciden diğer zararların giderilmesi de istenebilir.

            Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 21.01.2016 tarihli kararı:

            Dava, kiracının açtığı faydalı ve zorunlu masraf ve kiralananda kalan demirbaşların bedelinin tahsili, birleşen dava, kiraya veren tarafından açılan tazminat istemine ilişkindir. Taraflar arasında imzalanan 10 yıllık kira sözleşmesinin varlığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşme ile iplik üretim fabrikası demirbaşları ile birlikte davacıya kiralanmıştır. Sözleşmenin 2. maddesinde "kiracı eğer fabrikanın daha rasyonel ve verimli ve sürekli çalışmasını teminen mal sahibinin de muvafakatini alarak tesise ek yaptıracağı tesis ve aksamları mal sahibi bunların bedelini ödemesi halinde tesiste bırakacak. Mal sahibi bunların bedelini ödemeyip de tesiste kalmasını istemezse kiracı bunları alıp götürmek hak ve yetkisine sahiptir" şeklinde düzenleme bulunmaktadır.

            Mahkemece yapılan keşif sonucunda makine ve inşaat mühendisi bilirkişi taşınır niteliğinde olan menkullerin kiracı tarafından götürülebileceği gerekçesiyle değer hesabı yapmamış, mahkemece bu rapor benimsenerek yalnızca inşaat ve makineler yönünden imalat ve iyileştirmeler hesaplanarak asıl dava kısmen kabul edilmiştir. İcra Müdürlüğü'nün dosyasının incelenmesinden, kiracının tutanak ile tahliye edildiği, kiracı yetkilisinin taşınmazdaki menkul malların da teslimini istediği, alacaklı vekilinin ise belge ile ispat edilemeyen menkullerin götürülmesine karşı çıktığı, bunun üzerine kiracının talebinin reddedildiği anlaşılmaktadır. Kiracının taşınır niteliğindeki demirbaşları alamadığı sabittir.

            Ticari temsilci, işletme sahibinin, ticari işletmeyi yönetmek ve işletmeye dair işlemlerde ticaret unvanı altında, ticari temsil yetkisi ile kendisini temsil etmek üzere, açıkça ya da örtülü olarak yetki verdiği kişidir. İşletme sahibi, ticari temsilcilik yetkisi verildiğini ticaret siciline tescil ettirmek zorundadır; ancak ticari işletme sahibinin ticari temsilcinin fiillerinden sorumluluğu, tescilin yapılmış olmasına bağlı değildir." şeklinde düzenlemeler bulunmaktadır. Mahkemece davaya konu fabrikanın yetkisiz ortak tarafından davacı şirkete kiralanmasında, davacı kiracı şirketin kusurlu olup olmadığı üzerinde durularak sonucuna göre birleşen davada tazminat istemi yönünde karar verilmesi gerekir. (6)

 

10-Sonuç:

Başkası adına ve hesabına yapılan hukuki işlemlerin sonuçlarının doğrudan doğruya temsilciyi değil, temsil olunanı bağlayacağı Borçlar yasasında düzenlenmiştir. Yetkili temsilcinin bir başkası adına ve hesabına yaptığı hukuki işlemlerin sonuçlarından doğrudan doğruya temsilci değil, temsil olunan sorumlu olur. Temsilci, hukuki işlemi yaparken temsilci olduğunu karşı tarafa bildirmek zorundadır.  Temsilci yaptığı işlemi kimin adına yaptığını bildirmediği takdirde, yapmış olduğu hukuki işlemin sonuçlarından kendisi sorumlu olur. Karşı taraf işin mahiyetinden veya daha önceki ilişkilerinden dolayı o kimsenin temsilci olduğunu bilerek bu işlemi yaparsa bu durumda işlemin hukuki sonuçlarından temsil olunan sorumlu olur. Başkası adına yapılan hukuki işlemler bir ticaret şirketinin temsilcisi tarafından yapılıyorsa işlemi yapana ticari mümessil denir. Ticari mümessil tüzel kişiliği temsil eder.

            Ticari vekil ile ticari mümessili karıştırmamak gerekir. Ticari vekil bir ticari işletme sahibinin, kendisine ticari temsilcilik yetkisi vermeksizin, işletmesini yönetmek veya işletmesinin bazı işlerini yürütmek için yetkilendirdiği kişidir. Bu yetki, işletmenin alışılmış bütün işlemlerini kapsar. Ancak, ticari vekil açıkça yetkili kılınmadıkça, ödünç olarak para veya benzerlerini alamaz, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, dava açamaz. Ticari mümessil ile ticari vekil vekâletname ile iş gören vekilden farklıdır.

YAKLAŞIM MART 2020

Kaynakça:

(1)Yargıtay 12.H.D. 2016-27009 E. 2018-462 K.

(2)Yargıtay 12.H.D. 2017-3037 E. 2017-6777 K.

(3)Yargıtay 15. H.D. 2016-4225 E. 2017-3813 K.

(4)Yargıtay 15. H.D. 2016-783 E. 2017-981 K.

(5)Yargıtay 12. H.D. 2015-17668 E. 2015-20231 K.

(6)Yargıtay 6.H.D. 2015-2840 E. 2016-227 K.

AVUKAT EROL TÜRK
[email protected].